EMRE ERGÜL
Bu başlığı görünce Marx nasıl peygamber olur, olur mu hiç öyle şey demeyin. Harfiyen katıldığım bu tabir İslam düşünce tarihinin anıt isimlerinden Muhammed İkbal’e ait. Hatta İkbal, Marx’ın baş yapıtı olan Das Kapital için de ‘’Cebrailsiz kutsal kitap’’ tanımlamasını yapmıştır. Peki Muhammed İkbal’i, bu tanımlamalara götüren neydi, gelin buna hep beraber bakalım.
***
Tarih boyunca, insanların ve insanlığa gönderilen dinlerin sorunu hiçbir zaman; inanç ya da inançsızlık üzerine olmadı. Zaten insanlık tarihinde Allah’ın ontolojik varlığını kabul etmeyenlerin sayısı hep azınlıktaydı. Din, dinsizlikle değil; bilakis mevcut dinle savaştı. Temel sorun her zaman mülk ve iktidar, ezen ve ezilen, zalim ve mazlum sorunuydu. Kutsal kitaplar ve peygamberler bu sorunu ortadan kaldırmak için çeşitli tezler üretti. Bu tezler kimi zaman kısa süreli de olsa başarıya ulaştı, kimi zamanlar ise başarısızlıkla sonuçlandı. İnsanlık tarihi boyunca tıpkı peygamberler gibi, emek sömürüsünü ortadan kaldırmak isteyen, sınırsız ve sınıfsız bir yeryüzü cenneti kurma hedefini taşıyan kişiler çıktı. 19.yüzyılın ilk yarısında ise Allah, sermaye ve iktidar sahiplerinin önünde eğilen inançta İbrahim, Musa ve Muhammed; davranışta ise Nemrut, Firavun ve Ebu Cehil olan sözde ”Müminleri” bırakıp; Sosyalist, Komünist ve Anarşist Müminlerle zulme karşı isyan kılıcını çekti. İşte bunların en önemlisi de Karl Marx’dı. Marx’ın istediği sınırsız ve sınıfsız bir toplumun, kutsal kitapların betimlediği cennet anlayışından hiçbir farkı yoktu. Kur’an, ‘’Biz yeryüzünde ezilip, horlananları önderler yapmak istiyoruz’’1 dedi. Marx ise, ‘’Proletarya Önderliği’’ dedi. Kur’an, ‘’İnsana emeğinden başkası yoktur, sermaye değil; emek değer üretir’’2 dedi. Marx ise ”Emek ve Sermaye çelişkisi” ile bunu ortaya koydu. Kur’an, ‘’Zaruri ihtiyacınızdan fazlasını verin, biriktirmeyin’’3 dedi. Marx ise ‘’Özel Mülkiyet’’ ortadan kaldırılmalıdır dedi. Marx aslında İsa’nın İncil’de bahsettiği tanrının egemenliğini, yani ”yoksulların saltanatını” kurmak istedi. Aslında söylem farklı, mesaj ise hep aynıydı…
- Sponsorlarımız -
***
Bu satırları okurken bazılarının ya nasıl olur Marx ‘’ Din kitlelerin afyonudur.’’ demiştir, sözlerini duyar gibiyim. Karl Marx’ın, Hegel’in Hukuk Felsefesinin Eleştirisi adlı yapıtının giriş kısmında bu cümlenin de yer aldığı ilgili paragrafı aktararak bu eleştiriye cevap vermek istiyorum. ‘’Dinsel sıkıntı hem gerçek sıkıntıların bir dışa vurumu hem de gerçek sıkıntılara karşı bir protestodur. Din ruhsuz bir dünyanın ruhu olduğu gibi ıstırap içindeki yaratığın feryadı ve kalpsiz bir dünyanın kalbidir. Din halkın afyonudur.’’ Marx’ın bugüne kadar son cümlesi alıntılanıp, diğer tarafları kırpılan din tanımı işte budur. Marx, gerçek dini anlatırken, mevcut durumlara bir protesto, ruhsuz ve kalpsiz bir dünyaya kalp ve mazlumun içli bir çığlığıdır der. Kilisenin ve ruhban sınıfının kitleleri karanlığa ve cehalete teslim eden din anlayışına ise afyon der. Marx’ın “Burjuvazi; dinî şevki, tanrısal coşkunlukları bencil hesapların buzlu sularında boğdu.” ifadeleri de, egemenlerin elindeki afyon din ve ezilenlerin elindeki gerçek din anlayışını ortaya koyuyordu. Karl Marx aslında Kilise’nin zorba tanrısına hayır dedi.
***
İşte Muhammed İkbal, Marx’a ve Das Kapital’e ‘’Cebrailsiz Peygamber’’ ve ‘’Cebrailsiz Kutsal kitap’’ diyerek, Marx’ın emek sömürüsüne açtığı savaş, ezilenler adına yükselttiği isyan, evrensel adalet ve eşitlik talebi, kutsal kitaplar ve peygamberler kadar değerlidir ve aynı mesajı taşıyor demişti. Çünkü, Das Kapital mülkiyete bakışı ve emeğe verdiği değer açısından Kur’an’ın aynısı gibiydi. Yeryüzünde eşitlik, özgürlük ve adalet talebiyle ortaya çıkan, statükoya baş kaldıran, zalime ve zulme isyan eden, çağının Firavunu karşısında Musa rolünü üstlenen, sınırsız ve sınıfsız bir adalet ve barış yurdunun tesisi için çalışan herkes, insanlık tarihinin onurlu bir üyesidir. Son olarak şu sözlerle bitirmek istiyorum: dünyanın tüm ezilenleri birleşin!
1- Kur’an; Kasas 5
- Sponsorlarımız-
2- Kur’an; Necm 39
3- Kur’an; Bakara 219- Tevbe 34-35