Ahmet AKTAŞ-Dr. Öğr. Üyesi, Siirt Üniversitesi, İlahiyat Fakültesi, Din Bilimleri Ana Bilim Dalı
Hizbullah’ın kurulduğu süreçte mevcut siyasal yapı içerisinde parti olarak faaliyet yürütme düşüncesi yoktu. Daha önce de değinildiği üzere mevcut düzenin gayr-ı İslami olduğu ve dolayısıyla hiçbir şekilde bu sisteme dâhil olunmaması gerektiği düşüncesi ön plandaydı. Hizbullah, İslami düzene gayr-ı İslami yol ve araçlar ile ulaşılmasının mümkün olmayacağını savunuyordu. Hizbullah’a göre mevcut düzen tağuti bir rejimdi. Dolayısıyla mevcut sistemi reddediyordu. Sempatizanlarının da oy kullanarak bu sisteme dâhil olmasını istemiyordu. Ahmet Taşgetiren, Hizbullah tabanının siyasal anlamdaki fikri değişimin ilk sinyallerini 2007 yılındaki seçimlerde görmenin mümkün olduğunu belirtir. Taşgetiren, Hizbullah tabanının cemaatleşme ve legal alanda örgütlenmenin getirdiği etkiyle beraber AK Parti`ye destek verdiğini ve 2007 seçimlerinde güçlü bir şekilde sandığa gittiğini ifade etmektedir. Ona göre, Hizbullah’ın sistem ve sistemi aracı olan siyasal partilere karşı yürütülen muhalefet, 2007 yılındaki seçimlerde oy kullanmayla kırılmıştır.30 Bilindiği üzere Hizbullah, mevcut sistemi gayri-i İslami yani tağuti bir sistem olarak değerlendirmekte ve mevcut siyasal partileri de bu sistemin birer parçası olarak gördüğü için onlara karşı sert bir şekilde muhalefet etmektedir. Hizbullah, bu sistemde oy kullanmayı bile uygun görmemekteydi.
Hizbullah’ın siyasal evrimini dernekleşmeye gidildiği yıllara kadar götürmek mümkündür. Şiddet ile beraber anılmaya başlanan Hizbullah, dernek kurarak kendisine yeni bir faaliyet alanı açmaya çalıştı. Bu dernekleşme faaliyetleri aslında siyasi partiye giden yolda ilk adım olarak kabul edilebilir. Zira parti sözcüsü Said Şimşek katıldığı bir TV programında kendisine yöneltilen bir soru üzerine, Hüda-Par’ın geçmişinin kurdukları ilk derneğe dayandığını ifade etmiştir. Hizbullah’ın yayınladığı Hizbullah Cemaatinin manifestosunun genel esaslar bölümündeki 5. Madde, Hizbullah’ın farklı yol ve araçlarla faaliyetlerini sürdüreceğine işaret ediyor.
Madde 5– Hizbullah Cemaati; içinde bulunduğu ortam ve şartları gözeterek, faaliyetlerinde ihtiyaç duyduğu ve çağın gerektirdiği her türlü meşru vasıtayı kullanır. İslami hedeflere ancak meşru vasıtalarla ulaşılması gerektiğine inanır. Gayri İslami yol ve vasıtalara tevessül etmez. Hedef, yol ve yöntemlerinde nebevi çizgiyi esas alır.
Burada ifade edilen “çağın gerektirdiği her türlü meşru vasıtayı kullanır” ifadesi aslında siyasi parti olarak da faaliyet yürütebileceği şeklinde yorumlanabilir. Ancak devamında “gayr-i İslami yol ve vasıtalara tevessül etmez” ve 9. Maddedeki “Hizbullah Cemaati; İslam’ın hâkim olmadığı ve Kur’an’ı meşruiyetin kaynağı olarak kabul etmeyen tüm rejim ve yönetimleri gayri İslami olarak kabul eder. Gayri İslami yönetimlerde görev alan bireyleri ise özel konum ve amellerine göre değerlendirir.” ifadeleri mevcut sistemdeki gibi bir parti kurulmasıyla tezatlık teşkil ediyor.
- Sponsorlarımız -
Hizbullah’ın manifestosundaki ifadeler ile siyasi parti kurma faaliyetleri birbiri ile çelişmektedir. Hizbullah siyasal parti kurarak aslında kuruluşundan beri ortaya koyduğu çizgiye uymayan bir icraat ortaya koymuştur. Bu tezatlık Hizbullah içerisinde bazı rahatsızlıkları doğurmuştur.
Kurt’un (32 Mehmet Kurt, Din, Şiddet ve Aidiyet: Türkiye’de Hizbullah (İstanbul: İletişim Yayınları, 2015), 127-134.) Hizbullah üyelerine dayandırarak aktardığı bilgilere göre, Beykoz Operasyonu’nu takip eden birkaç yılda Hizbullah’tan kopuşlar yaşanmıştır. Hizbullah’ın yeniden yapılanma sürecine girdiği 2003 ve Mustazaflar Derneği’nin kuruluşuyla başlayan yeni süreçte Hizbullah, sivil alanda yürüteceği faaliyetler ile bir toplumsal dönüşüm sağlamayı hedeflemiştir. Sivil alanda faaliyet gösterme kararı cezaevlerinde tartışılmış ve 2003 yılında bazı salıverilmelerin ardından hayata geçirilmiştir. Elbette bu dönüşüm hiçbir tartışma ve gerilim yaşanmaksızın gerçekleşmemiştir. Legal alandaki faaliyetlere, daha selefi eğilimli değerlendirmeler nedeniyle karşı çıkan kitlenin ana gerekçesi, tağuti bir devletin kurumlarından faydalanmanın ve legal alanda faaliyet göstermenin İslami açıdan uygun olmadığı yönündedir. Yöntemin dönüşümü ve legalleşmeye cezaevlerindeki Hizbullah hükümlüleri tarafından getirilen eleştirinin, Hizbullah içerisinde çok köklü bir kopuşa neden olduğunu söylemek güçtür. Hizbullah’tan kopuşlarda, daha önce Arapça ve dini ilim tahsil etmek üzere başta Mısır olmak üzere bazı Arap ülkelerine gönderilen bazı Hizbullah üyelerinin, gittikleri ülkelerde Selefi hareketlerin etkisi altına girmesi ve bunun sonucu olarak Hizbullah’la ideolojik bir ayrışma sürecini başlatması etkili olmuştur. Bu süreç Hizbullah bağlantılı olduğu iddia edilen derneklerin, legal alanda faaliyet göstermesiyle görünür hale gelmiş ve politik parti kurma aşamasında kopuşla sonuçlanmıştır.
Hizbullah tabanının partileşmesi, sadece kendisinden ayrılanlar arasında değil; kendi içinde de tartışmaları beraberinde getirmiştir. Özelikle Hizbullah davasından dolayı hapiste bulunan mahkûmlardan bazıları partileşmeyi, uğruna savaştıkları ideallerden bir sapma olarak değerlendirmişlerdir. Hüda-Par’ın, “İslami davayı ulaştırma ve tebliğ” amacını kolaylaştıran bir araç olduğunun sıklıkla ön plana çıkarılması, söz konusu içsel eleştiriyi bertaraf etme çabasının bir sonucu olarak değerlendirmek mümkündür. Söz konusu vurgu, 2014 yılındaki yerel seçimlerden önce yapılan mitinglere de yansımıştır.
İç muhalefet sonucunda çok büyük bir oranda olmamakla beraber, Hizbullah’tan ayrılmalar da yaşanmıştır. Bu ayrılıklarda “Hizbullah’ın yıllarca savunduğu fikirlere muhalif bir anlayışa kaydığı” şeklindeki düşünce etkili olmuştur. Öte yandan bazı üyelerinin Hizbullah aracılığıyla gerçekleştirmeyi umduğu yeni düzen inşasının artık bu yapılanma altında yapılamayacağına inanmaları da bir diğer etken olarak değerlendirilebilir.
Hüda-Par’ın kurulması, Hizbullah’ın ılımlaşması olarak değerlendirilebilir. Kuruluş aşamasında katı bir şekilde sistemi eleştiren ve hiçbir suretle sisteme dahil olmayı kabul etmeyen Hizbullah’ın artık daha ılımlı bir tavır içerisinde faaliyet yürüttüğü söylenebilir. Hizbullah’ın ılımlaşma süreci siyasi partinin kurulmasından daha önceye dayanmaktadır. 2002 yılında silahlı eylemlerine son verdiğini açıklaması, bu ılımlaşma sürecinin ilk adımı olarak değerlendirilebilir. Bu tarihten sonra Hizbullah tabanının dernek gibi legal yapılar çerçevesinde faaliyet gösterdiğini görülmektedir. Kurulduğu dönemden 2000’li yılların başına kadar daha radikal söylemlere sahip olan Hizbullah’ın geçmişle kıyaslandığında daha ılımlı bir dil kullandığı görülmektedir. Örneğin, daha önce Türkiye’deki mevcut siyasal düzenin gayr-İslami yani tağuti bir sistem olduğunu, bu sistemin yıkılıp yerine şeriata dayalı yeni bir sistemin kurulması gerektiği ifade edilirken; günümüzde mevcut sistemin içerisinde bir siyasal parti ile faaliyet yürütülmektedir. Yine daha önce İslami bir devrim hedeflenerek mevcut sisteme açıktan bir cephe alınırken; gelinen noktada sisteme dahil olarak daha dolaylı bir yöntemle sistemi değiştirme hedeflenmektedir. Örneğin daha önce sistemin tamamının gayr-ı İslami olduğunu ve dolayısıyla İslami bir inkılap ile devrilip yerine şeriata dayalı bir sistemin kurulması gerektiği ifade edilirken; dernekleşme ve partileşme ile birlikte sistemin kökten değiştirilmesinden ziyade onu toplumun değerleriyle uyumlu hale getirme hedeflenmektedir. Hizbullah, sistemle açıktan çatışmak ve kökten bir değişim talebi yerine mevcut düzen içerisinde İslami değişiklik arama yolunu tercih etti diyebiliriz.
- Sponsorlarımız-
Ilımlaşma konusu tartışıldığında, ılımlı davranmanın sadece politik sisteme katılmayı ve şiddetten kaçınma anlamına geldiği şeklinde bir genel varsayım olduğunu ifade eden Hwang, bunun aslında sorunlu bir yaklaşım olduğunu belirtir. Ona göre bu varsayımla ilgili sorun, kendi hedefleri için siyasi sistem içerisinde faaliyet yürüten tüm parti ve örgütleri “ılımlı”; şiddeti kullanmak isteyen partileri ise radikal olarak tanımlamadır. Hwang’a göre, bazı partiler siyasal sistem içerisinde faaliyet yürütseler de devrimci bir değişim isteyebilirler. Yani yöntemleri “ılımlı” olsa da hedefleri radikal olabilir. Buradan hareketle, Hizbullah’ın siyasal sistem içerisinde faaliyet yürütmesiyle yöntem açısından bir ılımlaşma yaşansa da Hizbullah’ın hedefleri açısından aynı durumun yaşanmamış olması ihtimali göz ardı edilmemelidir.
Şırnak Üniversitesi
İlahiyat Fakültesi Dergisi
Sayı 28 Haziran 2022