MAHMUT MEÇİN
Milattan sonra III. Yüzyılda Mani tarafından kurulan bu dini hareket Zerdüştîlik, Budizm, Sabiîlik ve Hristiyanlığın dini motiflerini kendi içinde barındırmaktadır. Bu motiflerden en önemlisi Maniheizm’in ruhla bedenin, ışıkla karanlığın, iyilikle kötülüğün iyi bilinen gnostik bir düalizm anlayışıdır. Sabiîlik’ten esinlenen bu düalist yaklaşım ölüm sonrası hayat tasavvurlarında belirgin bir biçimde kendini göstermektedir.
Maniheizm’e göre ışık âlemine ait masum ve temiz ruh, günah ve kötülük mekânı olan beden içinde hapis hayatı yaşamaktadır. Bu nedenle “İlahî Ruh”’un yardımı olmadan yalnız başına ruh “Karanlık Güçler” e karşı etkisiz ve çaresizdir. Diğer gnostik öğretilerde olduğu Maniheizm’de de ruhun kurtuluşu suflî, maddi dünyadan ve bedenin istek ve arzularından uzak durması ile mümkündür. Bunun yanında kurutuluş için ayrıca özlem duyması ve “İlahi Ruh”’un davetine uyması gerekmektedir. Böylece ruh, kutsal bilgiyi elde ederek kötü bedenden ve maddi âlemden soyutlanacaktır (175).
Ruhun bedenden kurtulması yani ölüm ile ilk insan çifti olan Âdem ve Havva’nın cennetten kovulması sonrası Âdem’in affolunması ve kurtulması arasında soteriyolojik (kurtuluşa yönelik) bir senaryo yaratan Maniheizm’e göre Âdem ve Havva karanlık güçler tarafından yaratılmıştır. Ardından Yüce Işık Tanrısı Âdem’e gerçeği anlatmak ve ona kurtuluşun yolunu öğretmek üzere ‘İsa’yı elçi olarak göndermiştir. Bu İlahî Çağrıya olumlu cevap veren Âdem böylece kendi mahiyeti ile ilahî âlem gerçeğini kavrayarak kurtuluşu hak etmiştir (176). Âdem’in bu şekilde kurtulması onun soyundan gelen tüm insanlık için birer model teşkil eder. İnsanlığın kurtulması amacıyla İsa bütün ışık elçilerinin babası olarak kabul edilen Işık Zihni’ni (Manuhmed) görevlendirmiştir. İnsanlığın kurtuluşu için Şit, Nuh, Enoş, Enok, Sam, İbrahim, Buda, Aurentes, Zerdüşt, İsa ve Pavlus gibi şahıslar Mani’nin öncüleri olup ışık elçileri olarak görev yapmışlardır. Bu elçilerin sonuncusu olan Mani bütün dinlerin tamamlayıcısı ve sonuncusudur (177).
- Sponsorlarımız -
Diğer gnostik öğretilerde olduğu gibi kurtuluş ancak “bilgi, hikmet ve marifet” anlamlarına gelen gnosis ile elde edilebilir (178). Kurtuluşu hak eden her insana manen gelen Işık Zihni kurtarılacak olan ruh tarafından beşli özelliğinden tanınır ve davetine olumlu cevap verilir. Kurtuluşu hak etmeyen ve Işık Zihni tarafından uyarılmayan ruh ise kurtuluşu hak edene veya hesap gününe kadar yeryüzünde tekrar doğar. Sınırlı bir reenkarnasyonu ifade eden bu süreç kurtuluşu hak etmeyen ruhun bedende kalmak suretiyle cezalandırılması ile kötülük ve karanlıktan kurtularak arınması sürecidir (179).
Mani’ye göre, ruhların yeryüzü ve beden hapishanesinden kurtularak ışık âlemine yükselmeleri ile beraber dünyada zülüm ve şiddet artacak, kötülük çoğalacaktır. Çünkü yeryüzünde tutsak halde bulunan ışık unsurları birer birer dünyayı terk ettikçe orada daha az ışık kalacağından iyilik ve barış da azalacaktır. Ahir zamanda son ışık parçacığının da kurtulması ile dünyanın sonunun yaklaştığını haber veren büyük bir kaos zuhur edecektir. Bundan sonra sadece kavga ve günah dünyaya egemen olacaktır (180). Tüm Asya’da ve Helenistik dünyada iyi bilinen kıyamet imgeleminden yararlanan Mani bu eskatolojik sonu şöyle tasvir eder: Adalet Kilisesi’nin zaferini son yargı izler; ruhlar, Mesih’in mahkemesinde yargılanır. Kısa bir egemenliğin ardından, Mesih ve onun sağında bulunanlar, seçilmişler ve iyiliğin tüm kişileşmiş halleri göğe yükselecektir. Solunda yer alanlar ise cehenneme gidecektir. Ardından evreni ayakta tutan “5 ışık ruhu” İsa’nın emriyle yerlerini terk edecek ve bütün kâinat diz üstü çökecektir. Tutuşan ve 1468 yıl sürecek bir yangınla arınan dünya yok olacaktır. Son ışık parçacıkları da bir ‘heykel’in içinde toplanıp göğe çıkacaktır. Madde, tüm kişileşmiş halleri, demonları ve kurbanları, lanetleriyle birlikte bir tür “top” içine hapsedilecek ve dev bir uçuruma atılıp, üzeri bir kayayla kapatılacaktır. Böylece iyilik ile kötülük arasındaki mücadele kesin bir biçimde kapanacaktır. Çünkü karanlık bir daha asla Işık Krallığını istila edemeyecektir.
Kaynaklar:
(174) Oymak, İskender, “İslam Kaynaklarına Göre Maniheizm”, Fırat Üniv. İlahiyat Fakültesi Dergisi, 14:1, 2009, s. 79, (175) Küçük, Tümer, a.g.e, s. 134; Sarıkçıoğlu, a.g.e, s. 150, (176) Oymak, a.g.e., s. 81; Küçük, Tümer, a.g.e, s. 134, (177) Küçük, Tümer, a.g.e, s. 134. 178 Gnosis için bkz: Gündüz, Din ve İnanç Sözlüğü, Ankara, 1998, s. 143, (179) Küçük, Tümer, a.g.e, s. 133-134; Sarıkçıoğlu, a.g.e, s. 149-151, (180) Sarıkçıoğlu, a.g.e, s. 151, (181) Oymak, a.g.e., s. 81-82; Küçük, Tümer, a.g.e, s. 135. Maniheizm hakkında detaylı bilgi için bkz. Gündüz,Şinasi. “Maniheizm” DİA, Ankara, 2003, c.27, s. 575-277; Küçük, Tümer, Dinler Tarihi ve Sarıkçıoğlu, Başlangıçtan Günümüze Dinler Tarihi.