MUHİTTİN ÇEKEN
Birinci Haçlı Seferi (1096-1099) sonunda Kudüs’ün Latinler tarafından alınmasının ardından hacı olma gayesiyle Doğu’ya gelen Hristiyanlara güvenli bir seyahat ortamı sağlamak amacıyla kurulan Tapınak Şövalyeleri Tarikatı/ Örgütü, 1119/20 tarihlerinde manastır yemini (açlık-itaat-bekâret) ederek resmî kuruluşunu gerçekleştirmiştir. Dinî-askerî karakterli bir yapılanma anlayışının ilk örneği kabul edilen Tapınak Şövalyeleri[1], bu müstesna karakteriyle Haçlı Çağı’nda kurulacak kimi tarikatlar için de emsal teşkil etmiştir. Birçoğu, Tapınak Şövalyelerinden esinlenerek kurulmuş ve dinî bir hayat sürerek kendilerini inanç uğruna savaşmaya adamışlardır. Hospitalier, Töton, Santiago, Calatrava, Alcantara gibi Haçlı Çağı’nın dinî-askerî karakterli yapılanmaları, bahsettiğimiz bu tarikatlardan bazılarıdır.
Haçlı Çağı’nda ortaya çıkan bu tarikatlar, hacıların güvenliğinin sağlanması, sağlık hizmetlerinin yürütülmesi ve Haçlı ordularının askerî anlamda desteklenmesi noktasında oldukça önemli roller üstlenmişlerdir. Bu maksat doğrultusunda yapılanmaya giden söz konusu tarikatlar, genel manada erkeklerden müteşekkil atlı-silahlı askerlerden oluşmaktaydılar. Sahip oldukları dinî-askerî karakter ve yürüttükleri faaliyetler, bunların kadına bakışını ve tarikata katılımını oldukça etkilemiştir. Şövalye olamayan ve haliyle de askerî tarikatların faaliyetlerinde rol alamayan kadın, bu tarikatların bir üyesi olma konusunda zaman zaman büyük engellerle karşılaşmıştır. Tüm bunların yanı sıra, kadının kadim kötülüğün temsilcisi olarak erkeği yoldan saptıran bir varlık olarak görüldüğü kilise temelli bakış açısı, o dönemde kadının bu tarikatlara girişinde de belirleyici olmuştur. Zira XII. yüzyıl yazarları da bu gerekçeyi öne sürerek kadınların dinî-askerî karakterli tarikatlara kabul edilmesinin sakıncalı olduğunu savunmuşlardır. [2]
Bu tarikatlar, kadına karşı dönemin kilise temelli hâkim anlayışını yansıtan bir anlayış içerisinde olsalar da, her birinin kadının kabulü konusunda kendine özgü bir tavır sergilediklerini söylemek mümkündür. Buna göre bunlardan bir kısmı, kendi yapılanmalarında kadının varlığına karşı katı bir tutum sergilerken diğer bir kısmı, kadın konusunda daha esnek bir yaklaşım sergilemiş ve kadının varlığına belli ölçülerde müsaade etmiştir. Mesela başlangıçta kadın hacıların bakımıyla ilgilenmeleri için teşkilatta kadınların varlığına müsaade eden Hospitalierler[3], sonrasında da onların katılımını sağlamak veya kolaylaştırmak konusunda yasal düzenlemeler yapmışlardır.[4] “Tam üye” statüsünde kadın kabul eden Hospitalierler, tüm biraderleri bu kadınlarla yakınlık kurmamaları konusunda açık bir şekilde uyarmıştır. Hatta kadınların biraderlerin saçlarını, ayaklarını yıkamalarını veya yataklarını düzenlemelerini tüzük maddeleriyle yasaklamıştır.[5] Dönemin başka dinî-askerî yapılanmalarından olan Calatrava ve Santiago tarikatları, Sistersiyan manastırlarının kurulması ve iffet ile sadakat yemini etmeleri karşılığında evli çiftlerin katılımına müsaade etmişlerdir. Santiago Tarikatı Hospitalierler gibi kuruluşundan itibaren kendi yapılanması içinde kadının varlığına müsaade etmiştir.[6] Yine dönemin önemli dinî-askerî karakterli yapılanmalarından olan Töton Şövalyeleri, kadına karşı nispeten daha katı bir tutum sergilemişlerdir. Tötonlar, kadının erkekleri “yumuşattığını” öne sürerek kendi yapılanmalarında kadının ancak “yarı üye” statüsünde ve hizmetkâr sınıfında yer almasına müsaade etmişlerdir. Hastaların bakımlarıyla ilgilenmekle görevli bu kadınlar, biraderlerden ayrı bir yerde, kendilerine tahsis edilen mekânlarda ikamet etmişlerdir.[7]
- Sponsorlarımız -
Yukarıda genel hatlarıyla bahsettiğimiz üzere her dinî-askerî karakterli tarikat, kadınlara yönelik kendine özgü bir prensip geliştirmiş ve bu doğrultuda hareket etmiştir. Kimisi kendi bünyesinde kadının varlığı konusunda oldukça esnek bir tavır sergilerken kimisi de bu durumu daha katı kurallar çerçevesinde değerlendirmiştir. Her biri kendi yapılanmasında kadına bir şekilde yer vermiş ve birçok konuda kendisinden istifade etmiştir. Kadın, her ne kadar savaşlarda aktif olarak yer almasa da, dinî görevlerini yerine getirerek Kutsal Topraklar için mücadele eden biraderleri manevi anlamda desteklemiştir. En önemlisi de, bu tarikatlara bağlı evlerin kurulup geliştirilmesi ve katılımın teşvik edilmesi noktasında önemli roller üstlenmiştir.[8] Tarikat yapılanması içinde dönemin kilise anlayışını kendi iç dinamikleriyle harmanlayan ve bu doğrultuda kadına karşı bir duruş geliştiren dinî-askerî karakterli tarikatlardan/örgütlerden birisi de Tapınak Şövalyeleri’dir.
Tapınak Şövalyelerinde kadın algısını ve kadının tarikata kabulü konusundaki genel yaklaşımını, tarikatın/örgütün papalık tarafından resmikabul gördüğü 1129 tarihli Troyes Konsili’nde yazılan tüzük metinleri vasıtasıyla öğrenmekteyiz. Nitekim Tapınak Şövalyeleri Tarikatı’nın genel işleyişle ilgili düzenlemelerin belirlendiği bu konsilde kaleme alınan tüzük metinleri, tarikatın kadın konusundaki genel tavrı konusunda bir bakış açısı sunmuştur. Özellikle tüzük metninin 70. ve 71. maddesi, Tapınak Şövalyelerinin kadına bakışı ve onun kabulüne karşı tavrını net olarak ortaya koymuştur. Buna göre kadın, şeytan tarafından kandırılıp Âdem’i cennet yolundan saptıran bir varlık olarak tanımlanmış ve bundan dolayı da arkadaşlığı tehlikeli görülmüştür. Yine bu maddeye göre kadınların tarikata kız kardeş olarak kabul edilmesi kesin bir tavırla yasaklanmış ve biraderler arasında iffet çiçeğinin her daim korunması için bu geleneğin sıkı bir şekilde takip edilmesi emredilmiştir. Dul olsun, genç kız olsun hatta anne, teyze, hala veya kız kardeş olsun, değil bir kadını öpmek[9], yüzüne uzun süre bakmak bile biraderler için tehlikeli bir durum olarak nitelendirilmiş ve bunu yapmaktan kaçınmaları istenmiştir.[10] Tapınak Şövalyelerinin kadına karşı bu tutumu, tarikatın Katalan Tüzüklerine de yansımıştır. Tapınak biraderleri, kadınların bulunduğu mekânlardan uzak durmak ve onlarla temas kurmaktan kaçınmak konusunda ciddi şekilde uyarılmıştır. Biraderlerin bu yasağa uymaması halinde, tarikat kıyafetini kaybetme, zincire vurulma, tarikat sancağını taşımaktan mahrum kalma, gümüş mühür bulunduramama ve üstat seçimlerine katılamama gibi ağır cezalarıyla karşı karşıya bırakılacağı belirtilmiştir. [11]
TÜRK TARİH KURUMU BELLETEN
[1] Tapınak Şövalyeleri’nin kuruluşu ve Haçlı Seferleri’ndeki kimi rollerine dair ayrıntılı bilgi için bk. Malcolm Barber, Tapınak Şövalyelerinin Tarihi: Yeni Şövalyelik, çev. Berna Ülner, Kabalcı Yayınları, İstanbul 2006; Ebru Altan, “Templier ve Hospitalier Şövalye Tarikatlarının Kuruluşu” Belleten, C LXVI/S. 245, Ankara 2002, s. 87-94; Muhittin Çeken, İsa’nın Yoksul Askerleri Tapınak Şövalyeleri: Kuruluşu, Yükselişi, Kurumsal Yapısı ve Düşüşü, Timaş Yayınları, İstanbul 2020
[2] Helen Nicholson, “Templar Attitudes towards Women”, Medieval History, 1/3, 1991, 74-80, s. 1
- Sponsorlarımız-
[3] Hospitalier Tarikatı, ilk dönemlerde, kadın hacıların bakım hizmetlerini gören, kadın kardeşlerden müteşekkil bazı kadın evlerine sahipti. Nicholson, “Templar Attitudes towards Women”, s. 1-2
[4] Myra Miranda Bom, Women in the Military Orders of the Crusades, Palgrave Macmillan, New York 2012, s. 23.
[5] The Rule Statutes and Customs of the Hospitallers 1099-1310, with Introductory Chapters and Notes by E. J King, Published by Methuen, London 1934, s. 165, 167.
- Advertisement -
[6] Helen J. Nicholson, “The Role of Women in the Military Orders”, Published in: Militiae Christi: Handelingen van de Vereniging voor de Studie over de Tempeliers en de Hospitaalridders vzw, year 1, 2010, s. 212.
[7] Nicholson, “The Role of Women …”, s. 212; Nicholson, “Templar Attitudes towards Women”, s. 2.
[8] 44 Nicholson, “The Role of Women …”, s. 228-229.
[9] Kadınlarla münasebet konusundaki bu yaklaşım, tarikatın Troyes Konsili öncesinde bağlı olduğu St. Augustin kurallarında da yer almıştır. Nitekim St. Augustin, kadınlara dokunmayı “iyi/mübah olmayan bir durum” olarak nitelendirerek erkeklerin kadınlarla münasebetini sakıncalı görmüştür. Bk. St. Augustinus, İtiraflar, çev. Çiğdem Dürüşken, Alfa Yayınları, İstanbul 2019, s. 73.
[10] The Rule of the Templars: The French Text of the Rule of The Order Knights Templar, trans. J. M. Upton-Ward, The Boydell Press, Woodbridge 1992, s. 36, madde 70-71; ayrıca krş. La Règle du Temple, ed. Henry de Curzon, Publiée Pour la Société de l’Historie de France, Paris 1886, s. 68; Muhittin Çeken, “Tapınak Şövalyeleri’nin Yol Haritası: 1129 Tarihli Tüzük ve Düşündürdükleri”, Tarih ve Gelecek Dergisi, C 5/S. 3, 2019, s. 684
[11] The Catalan Rule of the Templars: A Critical Edition and English translation from Barcelona, Archivo de la Corona de Aragon, Cartas Reales, MS 3344, ed. Judi Upton-Ward, Woodbridge 2003, s. 37, 41, madde 70, 88.