PKK ile aynı ideolojik aileden gelen, İran Kürdistanı’ndaki silahlı grup PJAK (Kürdistan Özgür Yaşam Partisi) için artık yeni bir sayfa açılıyor. PJAK, 2004’te kurulan ve İran sınırındaki Kandil’de kampları bulunan bir örgüt; İran Kürtleri arasında ciddi temelde örgütlenmekte ve İran Devrim Muhafızları Ordusu ile çatışmaktadır. 2011’de İran ile yapılan ateşkesten bu yana ara sıra çatışmalar sürse de örgüt faaliyetlerini taktik olarak azaltmıştı. Şimdi PKK ortadan kalkarken, PJAK’ın aktif rolü sorgulanıyor.
Analistler, PKK’lıların bir kısmının yeni bir çatı altında (örneğin “Doğu Kürdistan Kurtuluş Birlikleri” – YRK adıyla devam eden) birleşebileceğini belirtiyor. Bazı yorumcular, Türkiye’nin PJAK’ı PKK’lıların “yurttaşlaştırılması” veya eğitimle savaşçılara yeni bir rol kazandırılması için kullanmayı planladığını iddia ediyor. DrawMedia analizine göre, Ankara “PKK süreci”nde silah bırakacak güçler için tek işlevsel platform olarak PJAK’ı görüyor ve bu sayede İran Kürdistanı’ndaki Kürt hareketinin İsrail’in nüfuz alanına girmesini önlemeye çalışıyor. Hatta bir Türk gazeteci, devletin beklentisini “Türkiye PJAK’ın İran’da Suriye’deki Milli Ordu gibi bir rol oynamasını bekliyor” sözleriyle aktarıyor. Bu senaryoda Türkiye, Öcalan aracılığıyla PJAK üzerinde nüfuz tesis edip İran’daki Kürtleri kontrol altında tutmayı hedefliyor olabilir.
Öte yandan İran rejimi, geçmişte PKK’nın sözde geri çekilmesine karşı PJAK’ın güçlenmesinden endişeliydi. İranlı yetkililer daha önce PKK liderleri, Peşmerge partileriyle görüşmeler yaparak “Öcalan Türkiye ile anlaşırsa PJAK’ı kim durduracak?” sorusunu gündeme getirmişti. Mevcut durumda ise PJAK, Türkiye ile gerginliğin azaldığına bakarak tavrını gözden geçirebilir. Türkiye’nin istekli olduğu bir ortamda PJAK, Suriye’deki gibi “meşru muhalefet” konumuna geçmek yerine daha siyasal bir strateji benimsiyor olabilir. Yeni İran hükümeti, Şubat 2025’te azınlık dillerine eğitim hakkı tanıyan yasa tasarısını Meclis’e sunmuş ama reddedilmişti. PJAK’ın yeni stratejisinde daha dengeli hareket ederek İran’da özerklik veya kültürel haklar kazanma çabaları mı öne çıkar, yoksa silahlı direnişi devam ettirme planları mı ağır basar, gelecek süreç belirleyecek.
- Sponsorlarımız -
Ancak bu süreç, sadece PJAK’ın niyetiyle değil, İran rejiminin güvenlikçi refleksleriyle de şekillenecektir. İran, özellikle Devrim Muhafızları’nın kontrol ettiği Kürdistan vilayetlerinde, PJAK’a yönelik operasyonlarını sıklaştırabilir. Bu nedenle PJAK, önümüzdeki dönemde silahlı varlığını tamamen sonlandırmadan, “aktif bekleyiş” stratejisi uygulayabilir. Yani, silahlı gücünü tasfiye etmeksizin, politik ve diplomatik kanallar üzerinden meşrulaşma çabalarına hız verebilir.
Bu noktada Öcalan çizgisinin bölgedeki rolü de önem kazanıyor. Türkiye’de PKK’nın feshiyle açılan süreç, eğer İran’la da dolaylı bir koordinasyon içinde ilerletilirse, PJAK’ın bölgesel denklemde “denge unsuru” olarak konumlanması mümkündür. Böyle bir durumda PJAK, İran’daki Kürt hareketini hem radikalizmin hem de sistemle bütünleşmenin dışında, “üçüncü yol” bir stratejiye yöneltebilir. Bu strateji, çatışma ile teslimiyet arasında, kültürel haklar ve yerel özerklik üzerinden şekillenen bir siyasi çözüm arayışını içerebilir.
Özetle, PKK’nın sahneden çekilmesiyle PJAK’ın önünde yeni ve çok katmanlı bir yol haritası oluşmaktadır. Bu yol, İran’daki rejim muhalefeti, bölgesel güç dengeleri, Türkiye’nin dış politika hamleleri ve Kürt halkının talepleri gibi pek çok faktörle örülüdür. PJAK, ya bu karmaşık jeopolitik zeminde kendine özgü ve meşru bir rol inşa edecek, ya da bölgesel güç oyunlarının içinde eriyip gidecektir. Her iki ihtimalin de bölgedeki Kürtlerin kaderi açısından ciddi sonuçları olacaktır.
GAZETE PAN-İRAN







