Gazete Pan
  • GENEL
  • EDEBİYAT
  • TARİH
  • FELSEFE
  • ARKEOLOJİ
  • TEOLOJİ
  • SOSYOLOJİ
  • DİĞER
    • ANTROPOLOJİ
    • PSİKANALİZ PSİKOLOJİ
Site İçi Arama
  • Advertise
© 2023 Gazete Pan
Okuma: Selahattin Demirtaş ’ın Özgürlüğü An Meselesi mi?
Paylaş
Bildirim daha fazla göster
Aa
Aa
Gazete Pan
Site İçi Arama
  • GENEL
  • EDEBİYAT
  • TARİH
  • FELSEFE
  • ARKEOLOJİ
  • TEOLOJİ
  • SOSYOLOJİ
  • DİĞER
    • ANTROPOLOJİ
    • PSİKANALİZ PSİKOLOJİ
bizi takip et
  • Advertise
© 2023 Gazete Pan
Gazete Pan > Blog > Politika > Selahattin Demirtaş ’ın Özgürlüğü An Meselesi mi?
Politika

Selahattin Demirtaş ’ın Özgürlüğü An Meselesi mi?

admin
Son güncelleme: 2025/05/10 at 1:01 PM
admin
Paylaş
12 dk okuma
Paylaş

On yıllardır süren çatışmalı sürecin en kritik aşamalarından biri, PKK’nin kendini feshetme kararı oldu. Abdullah Öcalan’ın İmralı’da yaptığı silah bırakma ve örgütü feshetme çağrısı sonrasında PKK, 1 Mart 2025’ten itibaren tek taraflı ateşkes ilan etti. Nihayet Mayıs ayının ilk haftasında örgüt, 5-7 Mayıs tarihlerinde dağ kadrolarının katılımıyla tarihi kongresini gerçekleştirdi ve Öcalan’ın çağrısı doğrultusunda “tarihi önemde kararlar” aldığını duyurdu. Henüz tüm detaylar açıklanmamış olsa da bu kararların, PKK’nin silahlı mücadelesine resmen son vermeyi içerdiği anlaşılıyor. 50 yıla yakın çatışma dönemi böylece kapanma noktasına geldi; Kürdistan İşçi Partisi’nin (PKK) bu adımı Türkiye’nin yakın tarihinde barış ufkuna atılmış en önemli adımlardan biri olarak görülüyor. PKK’nin kendini feshetme kararı, Türkiye’nin toplumsal ve siyasal hayatında derin yansımalar yaratacaktır.

Öncelikle, kırk yılı aşkın süredir can kayıplarına yol açan silahlı çatışmaların son bulmasıyla Türkiye, daha huzurlu bir döneme girme şansı yakaladı. Bu karar, “artık hiçbir gencin ne dağda ne şehirde toprağa düşmemesi” yönündeki toplumsal talebe cevap niteliğindedir.

Silahlı mücadelenin terk edilmesi, Kürt sorununun çözümünde demokratik siyasetin önünü açacaktır. Toplumun farklı kesimleri, sorunların çözümünün inkarın ve şiddetin değil, siyaset ve uzlaşının sesiyle mümkün olacağını vurguluyor. Bu adımın, Türkiye’nin gerçek anlamda demokratikleşmesi yolunda yeni bir sayfa açtığı ifade ediliyor.

Kalıcı barış ortamı, özellikle çatışmalardan etkilenen güneydoğu bölgelerinde ekonomik kalkınma ve normalleşmeyi hızlandırabilir. Yatırımların önündeki engeller kalktıkça bölgede istihdam ve refah artışı bekleniyor. Ayrıca, sınır ötesi boyutta da Suriye ve Irak’taki bağlantılı sorunların çözümü kolaylaşabilir.

- Sponsorlarımız -

Öte yandan, devlet yetkilileri sürecin dikkatle yönetilmesi gerektiğini belirtiyor. Bahçeli, “fesih kararının sürüncemede bırakılmasının provokasyonlara sahne olabileceği” uyarısıyla, adımların gecikmeden atılmasının önemine değindi. Yani barış sürecinin sabote edilmemesi için hem devletin hem de Kürt hareketinin dikkatli ve hızlı davranması gerekecek.

Sırrı Süreyya Önder’in Vefatı Sonrası Birlik Mesajları

Tam da bu kritik gelişmelerin ortasında, barış sürecinin önemli aktörlerinden biri olan Sırrı Süreyya Önder’in beklenmedik vefatı Türkiye’yi derinden sarstı. DEM Parti (Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi) İstanbul Milletvekili ve TBMM Başkanvekili Önder, geçirdiği kalp rahatsızlığı sonucu 3 Mayıs 2025’te hayatını kaybetti. Önder, 2013-2015 çözüm sürecinde ve son olarak 2025’te yeniden başlayan diyaloglarda Öcalan ile devlet arasında köprü kuran kilit bir isimdi. Nitekim vefatından yalnızca birkaç hafta önce Önder, İmralı’da Abdullah Öcalan’la görüşen DEM heyetinde yer almış; 27 Şubat’ta Öcalan’ın silah bırakma çağrısını kamuoyuna duyuran kişi olmuştu. Hemen ardından 10 Nisan’da Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile Beştepe’de tarihi bir görüşme yaparak 12 yıl sonra ilk kez bir Kürt siyasi heyeti ile hükümeti yüz yüze buluşturmuştu. Bu yoğun barış trafiğinin mimarlarından Önder’in ölümü, barış özlemi duyan geniş kesimler için büyük bir kayıp olarak görüldü.

Önder’in vefatı sonrası ortaya çıkan siyasal ve toplumsal refleksler, Türkiye’de kutuplaşmanın ötesinde bir birlik tablosu da sergiledi. Cenaze törenine iktidar ve muhalefetten, Türk ve Kürt toplumundan binlerce kişi katılarak “Türkiye’nin bütün renkleri burada” dedirten tarihi bir görüntü verdi. İstanbul’daki cenaze törenine TBMM Başkanı Numan Kurtulmuş, AK Parti Sözcüsü Ömer Çelik, MİT Başkanı İbrahim Kalın, CHP Genel Başkanı Özgür Özel, eski başbakan Binali Yıldırım, Kürt siyasetinin duayen ismi Ahmet Türk ve daha pek çok isim katıldı. Ömer Çelik, cenazede yaptığı konuşmada “Türkiye’nin bütün renkleri Sırrı Süreyya Önder’i uğurlamak için burada” diyerek onun dostluğu ve barış vizyonuna vurgu yaptı.

Cenaze esnasında cami avlusuna sığmayan kalabalık sokaklara taşarken, “Yaşasın halkların kardeşliği!” sloganlarıyla Türk ve Kürt halklarının birlik mesajı dile getirildi. Siyasal yelpazenin neredeyse tamamından taziye ve övgü mesajları geldi. İktidar kanadı, Önder’in çabalarını takdirle anarken; muhalefet liderleri, onun “acıların hafızası, barışın dili” olduğunu belirterek barış mücadelesinin devam ettirileceği sözünü verdi. Ahmet Türk, “Hepimizin hayali olan barışı gerçekleştirmek için en büyük pay Sırrı’nındı, açtığı yolda projeyi tamamlamak boynumuzun borcu” sözleriyle onun mirasına sahip çıkacaklarını ifade etti. Toplumun geniş kesimlerince sevilen bir figür olan Önder’in ardından gösterilen bu ortak refleks, Türkiye’de barış ve diyalog isteğinin ne denli güçlü olduğunu ortaya koydu. Elbette, tüm siyaset kurumu aynı hassasiyeti paylaşmadı; Önder’in vefatını siyasi polemik konusu yapmak isteyen marjinal söylemler de sosyal medyada tepki çekti. Ancak bu olumsuz örnekler, toplamda oluşan birlik tablosunu bozamadı. Özetle, Sırrı Süreyya Önder’in vedası, Türk ve Kürt toplumlarının barış idealinde tek yürek olabildiğini gösteren bir dönüm noktası oldu.

- Sponsorlarımız-

Gelişmelerin Selahattin Demirtaş’ın Tutukluluğuna Etkisi

Tüm bu pozitif adımların doğal bir sonucu olarak, Selahattin Demirtaş’ın cezaevinden çıkma olasılığı kamuoyunun en merak ettiği konulardan biri haline geldi. 2016’dan beri Edirne F Tipi Cezaevi’nde tutuklu bulunan eski HDP eş genel başkanı Demirtaş, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin 2018 ve 2020’de “derhal serbest bırakılsın” kararlarına rağmen hala hapiste tutuluyor. Geçmişte yargı süreçleri siyasi etkilere açık bir biçimde uzatılarak Selahattin Demirtaş’ın özgürlüğü engellenmişti; hatta AİHM kararını dolanmak için yeni davalar açılması uluslararası hukuk çevrelerince yargının suistimali olarak nitelendirilmişti. Ancak şimdi Türkiye içindeki siyasi atmosfer hızla değişirken, Demirtaş dosyasında da hareketlenmeler yaşanıyor. Abdullah Öcalan’ın çağrısıyla başlayan yeni süreçte, Demirtaş’ın serbest kalması yönünde hem toplumsal beklenti hem de siyasi zemin güçlenmiş durumda. Mart ayı başında Ankara kulislerinde, barış sürecinin başarıyla ilerlemesi halinde Demirtaş ve benzeri bazı tutuklu siyasetçilerin serbest bırakılabileceği konuşulmaya başlandı. Gazete Duvar’a konuşan kaynaklar, Meclis’te özel yetkili bir komisyon kurulup siyasi tutukluların durumu için adım atılabileceğini ve “sadece siyasi irade gösterilerek” Selahattin Demirtaş’ın bırakılmasının mümkün olduğunu öne sürdüler

Bu iddialar, henüz resmi ağızlardan doğrulanmasa da kamuoyunda büyük yankı buldu. Selahattin Demirtaş’ın ailesinin sosyal medyadaki umut dolu paylaşımları da beklentiyi artırdı; örneğin kardeşi Süleyman Demirtaş’ın “Belki yarın, belki yarından da yakın, hadi inşallah!” şeklindeki mesajı kısa sürede binlerce kişi tarafından paylaşıldı Hükümet kanadı ise temkinli bir tutum sergilemeye devam ediyor. Adalet Bakanı Yılmaz Tunç, Mart sonunda hakkında çıkan “Demirtaş bayramda tahliye edilecek” söylentilerini yalanlayarak Selahattin Demirtaş’ın “terör örgütü üyeliğinden kesinleşmiş 10 yıl hapis cezası var, nasıl serbest kalacak?” diyerek mevcut hukuki engellere dikkat çekti. Tunç’un bu açıklaması, yargı süreci sonuçlanmadan bir özel affın ya da ani tahliyenin şu an gündemde olmadığını ima ediyordu. Ancak hukukçular, Selahattin Demirtaş’ın hükümlü olduğu dosyanın 2021’deki şartlı tahliye tarihinin geçmiş olduğunu, şu anda tutuklu bulunduğu ana davanın ise henüz karara bağlanmadığını belirterek, tutuksuz yargılama formülünün önünde bir engel olmadığını vurguluyor. Nitekim Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi de defalarca Ankara’ya çağrıda bulunarak Demirtaş’ın derhal tahliye edilmesi gerektiğini hatırlattı ve Türkiye’nin uluslararası hukuk yükümlülüğünü yerine getirmesini talep etti.

- Advertisement -

Gelinen noktada, Selahattin Demirtaş’ın özgürlüğü hiç olmadığı kadar yakın görünüyor. PKK’nin silah bırakması ve çözüm sürecinin ilerlemesiyle birlikte Demirtaş’ın tutukluluğunu sürdürmenin siyasi rasyonalitesi iyice zayıfladı. Hatta siyasi iktidarın, uygun bir zamanda bu adımı atarak hem içerideki normalleşme havasını pekiştirmesi hem de dışarıda Türkiye’nin imajını güçlendirmesi olası. Öte yandan Demirtaş, cezaevinden yazdığı mesajlarda sürece tam destek verdiğini, barış için bedel ödemeye razı olduğunu belirtiyor ve topluma umut aşılıyor. Bu yönüyle Demirtaş’ın duruşu, onu bir sorun değil, aksine çözüm sürecinin doğal bir parçası haline getiriyor.

Selahattin Demirtaş’ın Özgürlüğünün Demokratikleşme, Hukuk Devleti ve Normalleşme Açısından Önemi

Tüm bu gelişmeler ışığında Selahattin Demirtaş’ın olası tahliyesi, sadece bireysel bir adaletin yerine getirilmesi değil, aynı zamanda Türkiye’nin geleceği açısından güçlü bir sembolik anlam taşıyor. Onun serbest kalması, üç temel alanda kritik bir eşik olarak görülüyor:

Demirtaş, geniş halk kesimlerini temsil eden ve milyonlarca oy almış bir siyasetçi olarak, yıllardır demokratik siyasetin dışına itilmiş bir durumda. Özgürlüğüne kavuşması, ülkedeki demokratik süreçlerin yeniden işlerlik kazanması adına önemli bir gösterge olacak. Muhalefete yönelik baskıların azalması ve seçmen iradesine saygının tesisi, Türkiye’nin demokrasi karnesini olumlu yönde etkileyecektir. Uzmanlar, Demirtaş’a yönelik suçlamaların büyük ölçüde siyasi nitelikli olduğunu ve bunların geri çekilmesinin, demokratik siyaset alanını rahatlatacağını belirtiyor. Dolayısıyla Demirtaş’ın salıverilmesi, siyasal normalleşmenin ve çoğulculuğun önünü açacak, Kürt siyasi hareketini sistem içinde tutarak demokratik temsilin güçlenmesini sağlayacaktır.

Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin bağlayıcı kararlarına rağmen Demirtaş’ın içeride tutulması, bugüne dek Türkiye’nin hukuk devleti ilkesine gölge düşüren bir unsur oldu. Onun tahliyesi ise Türkiye’nin hukukun üstünlüğüne dönüş sinyali verecek. AİHM’in “derhal serbest bırakılmalı” hükmünün nihayet yerine getirilmesi, yargı bağımsızlığı ve uluslararası yükümlülüklere riayet açısından bir mihenk taşı olacaktır. Bu adım, aynı zamanda uzun süredir devam eden “yargıyı silahlandırma” eleştirilerine de son vermeye yardımcı olabilir. Birçok hukukçu, Demirtaş kararının uygulanmasının, yargı üzerindeki siyasi baskının azalması anlamına geleceğini ve bunun genel olarak adalet sistemine güveni artıracağını vurguluyor. Türkiye’nin kendi anayasası ve taraf olduğu sözleşmeler uyarınca, vatandaşlarının haklarını koruyan bir hukuk devleti olduğunu göstermesi için Demirtaş’ın özgürlüğü kritik bir sembol haline gelmiştir.

Demirtaş, sadece bir parti lideri değil, aynı zamanda Kürt sorununun barışçıl çözümünün sembol isimlerinden biri. 2013 çözüm sürecinde de aktif rol oynayan Demirtaş, halk nezdinde diyalog ve mizahla örülü siyaset tarzıyla tanındı. Onun özgür kalması, Kürt vatandaşların ve demokrasi isteyen geniş kesimlerin devlete olan güvenini onarma yönünde dev bir adım olacaktır. Yıllardır devam eden kutuplaştırıcı dil ve çatışma atmosferi, Demirtaş gibi bir figürün serbest kalmasıyla önemli ölçüde yumuşayabilir. Nitekim son dönemde Sırrı Süreyya Önder’in cenazesinde bir araya gelen farklı kesimler, Selahattin Demirtaş’ın da dahil olacağı toplumsal barış fotoğrafının ipuçlarını verdi. Selahattin Demirtaş’ın dışarıda, aktif siyasette olsun ya da olmasın, varlığı bile normalleşmenin simgesi haline gelebilir. Bir zamanlar “terör” yaftasıyla hapiste tutulan muhalif bir liderin, bugün barışın ve kardeşliğin inşasında rol üstlenmesi, Türkiye’nin geçmişle yüzleşip yaralarını sarabildiğinin göstergesi olacaktır.

Türkiye, yıllardır özlemi çekilen barış ve normalleşme iklimine doğru tarihî bir yol ayrımında bulunuyor. Devlet bürokrasisinin söylem değişikliği ve çözüm yanlısı tutumu, PKK’nin silahları susturma ve kendini lağvetme kararı, Sırrı Süreyya Önder’in ardından toplumun tek yürek olarak verdiği barış mesajları – tüm bu olumlu gelişmeler, geleceğe dair temkinli de olsa büyük bir iyimserlik yaratmış durumda. Elbette ki önümüzde zorlu bir yol, çözülmesi gereken yapısal meseleler var; ancak ilk defa fırtınalı bir dönemin ardından güneş doğuyor hissiyatı toplumun geniş kesimlerine yayılıyor. Selahattin Demirtaş’ın olası tahliyesi ise bu sürecin en güçlü sembolü ve belki de kilit taşı olacak. Demirtaş’ın özgürlüğe kavuşması, sadece bir kişinin değil, tüm Türkiye’nin demokratikleşme, hukuk devleti ve normalleşme yolunda mesafe katettiğini dünyaya gösterecektir. Barışın şafağında beliren bu yeni Türkiye manzarası, binlerce insanın yüreğinde umut filizleri yeşertiyor; şimdi bu umutları gerçeğe dönüştürmek, tüm aktörlerin omuzlarında tarihi bir sorumluluk olarak duruyor.

MİRZA AZAD

İLGİLİ YAZILAR

Kürt Barış Girişiminin Avrupa İçin Sonuçları

PJAK Yeni Bir Strateji mi Geliştiriyor? PKK’nin Feshi Sonrası İran’daki Denklem Değişiyor

Çin İstihbaratı’nın Suriye ve Beşşar Esad Raporu

MHP ve CHP: Farklı Renkler, Aynı Zihniyet

Şoven iktidarlar çoğalıyor, Batı tıkanıyor: Avrupa’nın sorunu sağın yükselişi mi ütopyasızlık mı?

admin 10 Mayıs 2025 10 Mayıs 2025
Bu Makaleyi Paylaşın
Facebook Twitter Whatsapp Whatsapp Copy Link Print
Paylaş
Önceki Makale Kürd Kadınları Teali Cemiyeti
Sonraki Makale Mervaniler: Kürt Devleti, Tarih, Kültürel Mirası ve Tarih Yazımı
Yorum bırakın Yorum bırakın

Bir yanıt yazın Yanıtı iptal et

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

SOSYAL MEDYADA BİZ

130 Takip Beğen
2k Takip Takip Et

SON EKLENENLER

Kürt Barış Girişiminin Avrupa İçin Sonuçları
Politika 24 Ekim 2025
Yarsani–Kakai Geleneği ve Serencamname: Ortaçağ’dan Kürd Alevi Düşüncesine-İsmet Yüce
Tarih 24 Ekim 2025
Dünden Bugüne, Ermenilerde Bitmeyen Kürd Nefreti-Celal Temel
Tarih 24 Ekim 2025
Kürt Dili ve Edebiyatı Topluluğu: “Ana dilimizi yaşatmak istiyoruz”
Sosyoloji 24 Ekim 2025

İLGİLİ YAZILAR

Politika

Kürt Barış Girişiminin Avrupa İçin Sonuçları

admin admin 24 Ekim 2025
Politika

PJAK Yeni Bir Strateji mi Geliştiriyor? PKK’nin Feshi Sonrası İran’daki Denklem Değişiyor

admin admin 12 Mayıs 2025
Politika

Çin İstihbaratı’nın Suriye ve Beşşar Esad Raporu

admin admin 11 Mayıs 2025
Politika

MHP ve CHP: Farklı Renkler, Aynı Zihniyet

admin admin 2 Nisan 2025
Gazete Pan
bizi takip et

TASARIM VE PROGRAMLAMA : Adana Web Tasarım

adbanner
Reklam Engelliyici Farkettik
Lütfen Web Sitemize Destek İçin Adblocker'ı Kaldırınız
Okay, I'll Whitelist
Welcome Back!

Sign in to your account

Şifrenizi mi kaybettiniz?