Dr. Ömer Uluçay
Tahlil: İnce, uzun, zahmetli ve hünerli bir yoldur dengbejlik. Birincil meslek, geçim kaynağı olabildiği gibi, ikincil bir iş/hobi de olabilir. Dengbej, topluma sözü mesajı olan kişidir. Dengbejin yaşı önemlidir ama belirleyici değildir. Çoğunluk erkektir ama kadınların sayısı ve rolü az değildir.
Sözlü Kürt kültürünün özelliği olarak dengbejler, bu hazinenin nöbetçileri, kilitleri, anahtarlarıdır. Hazinenin büyük kısmı bunların beyinlerinde, yüreklerinde, gözlem ve özellikle de sözlerinde saklıdır. Bilinmeyen, şifresi çözülüp tomarlanmamış sözlü kültürün bu kaynaklarından büyük kısmı göçüp/kaybolup gitti. Kalanları korumak ve onlardan yararlanarak yeni dengbej kuşaklarını yetiştirmek zorunludur.
Dengbej; Kürt toplum ve coğrafyasını, örf ve adetlerini, sevinç ve üzüntülerini, düğün ve yas törenlerini, evlenme usul ve adetlerini bilmektedir. Kürtlerin maddi ve manevi kültür varlıkları ve değerleri dengbej dilinden sese, söze gelmekte, makama, divana, insana ulaşmaktadır. Toplumdaki anlaşmazlıklar, haksızlıklar, umut ve beklentiler, cömertlik ve kahramanlıklar, hainler ve işbirlikçiler klamlarda tasvir edilmektedir. Dua ve dini ibadetler, tören ve ayinler dengbejin malumudur. Halkın gözcüsü ve sözcsü dengbejdir, kılam yapandır, hükümdardan güçlüdür, sanatkârdır, olaya ruh ve can veren, onu canlandırandır.
- Sponsorlarımız -
Dengbej; insanın, doğanın, bitki, hayvan ve cansızların sesi, avazı olur. Savaş, göç, fakirlik, aşk, iş, sosyal çatışmalar, gurbet, doğal afetler, umutlar, hayaller, mitler, ilahi ve kasidelerle yalvarılar, ağıtlar, halaylar başlıca dengbejlik konularıdır. Klamlarda/stranlarda Kürtçe, edebi ve yetkin bir şekilde, lirik olarak, serbest veya vezinli/kafiyeli bir şekilde söylenmektedir.
Dengbejlik, her toplumda vardır, sözlü kültürün özü ve kaynağıdır. Kürt toplumunun her dönemde ve her bölgesinde önemli ve ünlü dengbejleri olmuştur. Bunlardan bazısını yakından tanımak fırsatı buldum. Önce onların beklediği hazinelere ilgi gösterdim. Klamların bir haylisine ulaştım. Söz güzel, öz güzel, ama dengbejin yaşam koşulları yetersiz, düzensizdir.
Her dengbej geçmişteki ilgiye hasret. Radyo, teyp/kaset, Tv, CD ve diğer modern araçlar dengbejin rolünü, ürününü çalıyor, onu kısıtlıyor, ama aynı zamanda şöhret de yapıyor. Bu haliyle dengbej, bir teknolojik mücadelenin içindedir. Desteksiz, rehbersiz olan bu kişiler, can havliyle çırpınıyor, arada yapılan yanlışlıklar da cabası. Hemen her dengbej geçim ve sağlık güvencesinden de mahrum. Amacım onları kırmak ve üzmek değildir. Bir duruma, gerçeğe işaret etmek istiyorum. Dengbejlik kurumunun toplumdaki rolüne, dengbejin önemine vurgu yapmak istiyorum.
Dengbej, Kürtçe bileşik bir sözcüktür(isim+fiil: deng+bêj=ses+söyle). Deng “ses” yani herbir şeyin sesi demektir. Önce ses olacak ve sonra anlam kazanıp söz olacak. Deng canlının ve “bê-bêje” de insanın konuşması-söylemesi demektir. Canlı/cansız herşeyden ses çıkar ama sadece insan söyler. “Gotin” “söz-kelime söylemek”tir. Zedüştün Gata’ları “deyiş-gotin (fiil-isim)” anlamındadır.”Got-gotın-gotar-gotdar”: Anlamlı söz-demek/söylemek-söz kümesi/makale-sözü dêyen/konuşan” anlamındadır. “Deng-dar”=ses veren, seslendiren; “got-dar”=söz dêyen, konuşan; ”bê/bêj”:Emir kipinde “söyle” yani “konuş/dê”. Sonuç olarak; “dengbêj”=sesli dêyen, sözü seslendiren, sözü musikiye döndürerek dêyen/konuşan. Dengbêj, “seslendirerek söyleyen”; “dengbêjî” bu işlemlere ait olan, ondan sayılan(hüner/meslek),”dengbêjlik” demektir.
‘Deng’ ses ve ‘bêj’ makamlı söz demektir. Aynı zamanda ‘klam’ ise; avaz, makam ve kelam demektir. ’Stran’ da yuğurmak, yorumlamaktır. Her hamurun suyu ve yuğrulması, her yoğurt tuluğunun yuğrulması, her ustanın bunlardaki özellik ve tercihleri nasıl ki farklı ise, her klam ve stran’ın da makamı, avazı söyleyene göre rengi, tadı farklı olacaktır. Öyle ise diyebiliriz ki, her dengbej, aynı sözlerle bile olsa kendi klamını söyleyecektir, ayarını o bulacak ve verecektir. Dinleyici dengbeje katkı sunar, onu coştrur veya susturur. ’Başarı iltifata tabidir’.
- Sponsorlarımız-
‘Şevberk’, davetli ve yemeklidir. Genellikle tek dengbej vardır. Klamlarda istek olmakla birlikte seçme ve süre dengbejin tercihindedir. Arada yarenlikler, öyküler, taklitler, yüreklendirmek için çıraklara söyleme izni vardır. Ünlü iki dengbejin bilerek aynı mecliste bulunması şarta bağlıdır. Meslek ahlak ve adabı esastır. Bunların sıra ile klam söylemeleri bir yarışma gibi değilde muhabbet ve güzellik içindedir. Bazan da som mavi gecede bir yıldırım düşer cemaatın üstüne. Her dengbej gücüne göre söyler, direnir. Avaz ile makam ile söz ile usta ve kendi malı klamlar ile öne geçmek ister. Dinleyicilerde gecenin neşesi, ev sahibine gecenin şerefi, dengbejlere de gecenin hatırası ve ev sahibinin verdiği armağan lar kalır.
Dengbej, kendisinden önceki veya günündeki farklı yörelerdeki klamların ‘nakilci’si ve ‘icrakar’ıdır. Zaman içinde klamı icra ederken belki de kendisinin renklerine de yer vermiştir. Devir, yer, söyleyen değiştikçe, herbiri kendi tarzında icra edince klamın rengi, tadı da değişmekte ve bölgenin zevkini yansıtmaktadır. Klam, güne, dinleyenlere göre esnemektedir. Bir sözlü miras olan klam, stran; ‘mirasyedi bir varis’ elinde bazan çarçur da olur. Ama bu uzun sürmez, ortak miras olan klam/stran elbirliği ile korunur. Asırlardır bu şekilde bozulmadan gelen sözlü destanlar vardır.
Dengbejlerin söylediği destanların büyük çoğunluğu 19.yy ve öncesine aittir. Eski klamlarda Kürt dilinin zenginliği, lirizmi, melodisi ve yetkinliği belirgindir. Dil kendi mantığı ve yatağı içinde akmaktadır. Kürt toplumu her nekadar başka kültürlerle iç içe yaşıyorsa da kendi özgünlüğünü korumakta ve Kürtçe bir yaşam dili olarak canlı durmakta, değişen koşullara cevap vermektedir. Bu klamlar daha çok feodal toplum ve yaşama biçimini, çoğunlukla kırsal ve göçer grupları anlatmaktadır.
- Advertisement -
Gözlem-Tespit: Yüz yıldır süren doğum sancısı, herkesimi yeterince yordu. Kan ve gözyaşından herkes fazlasıyla payını aldı. Şimdi artık gözler ufuktadır. Tan yeri ağardı. Güneşin doğuşunu bekliyoruz.
Bu sancılı uzun sürenin konu başlıklarını kısaca şöyle özetlemek mümkündür:
20.yy. başlarında parçalanan/dağılan ve toprakları işgal edilen, başka devletlere mekân olan Osmanlı İmparatorluğu. Parçalanan ve savaş sahası olan Kürt coğrafyası. Anadolu’da ‘milli mücadele’,müslüman unsurlarla kurulan Türkiye Devleti, din merkezli millet/ümmet anlayışından kavim merkezli milliyet/ulus anlayışına geçmek.’Kahir ekseriyet müslümandır, kardeştir’ demek yerine ‘herkes Türktür’ demek ve böylece din/millet ilşkisini kavim/millet ilşkisine çevirerek kavimler arasında rekabet ve varlık mücadelesi çıkararak toplumu, kutuplaştırmak ve sonrasında gönümüzdeki noktaya gelmek. Din içinde birleşmiş toplumu, tek ve asıl unsur olması istenen Türklük içinde eritmek. Birlikte kurulan Cumhuriyet’te halkı Türkleştirmek ve ‘kardeş’i ‘öteki’leştirmek. Bu tercih ve uygulamalara karşı 29 kez isyan etmek. Bu siyasetleri askerle geçerli kılmak için ‘vatandaş’ı ‘kardeş’i ‘içdüşman’ tehdit unsuru bilmek ve bunu inkâr/imha etmek için ülke topraklarında ‘düşük yoğunluklu bir savaş hali’ni sürdürmek. İçerde tehcir, ‘mecburi göç ve iskân’ uygulamak. Çekilen ızdıraplar, tahrip olan coğrafya, parçalanan aileler ve ilişkiler, yasaklanan dil, geçim sıksıntısı, idari baskı, arama ve tutuklamalar, infazlar var bu dönemde. Kurulan ‘İstiklal Mahkemeleri’, darağaçlarında koparılan başlar, “Tek Adam” ve “Milli Şef” dönemleri, asimilasyon/temsil siyasetleri, göstemelik seçimler, değişen iktidarlar.
Çok partili döneme rağmen değişmeyen imha ve inkâr ile tekleştirme siyasetleri. Askeri darbeler, muhtıra, lahika, andıç, darbe günlükleri, elektronik posta bildirileri, hükumetleri değiştirme ve iktidara el koyma planları, derin devlet, ihbar ağları, kurulan özel harp birlikleri, tüm askeri güçlerle sürdürülen ‘topyekûn savaş’ hali bitirmedi hak ve kimlik isteklerini.
Parçalanmış coğrafya, ayrı devlet sistemleri ve farklı yasalarla tercihleri, farklı alfabe, farklı devlet politikaları ve birlikte eylemleri, yasaklanmış dil ve eğitim ile suç delili yapılmış bir klam/stran. Bir asayiş sorunu olarak algılanan “Kürt sorunu”nun halli için sağlanmış dış destek ve işbirliğine rağmen bu mümkün olmamış ve ayrıca zaman içinde giderek yükselen, direnen, hak ve kimlik isteyen, insanca onuruyla yaşamak isteyen Kürt halkı örgütlenmiş ve yüksek bilinçlenme düzeyine ulaşmıştır.
Kürt halkı, tarihi döneme, koşullara uygun olarak hak talep etmektedir. “Korucu ordusu”na, provokasyonlara, içindeki siyasal kutuplaşma ve çekişmelere rağmen bir konsensus vardır talepler konusunda. Herkes ‘sözde vatandaş’ değil ‘özde vatandaş’ olmak istemektedir. Birlikte kurulan cumhuriyetin ‘sahibi aslisi’ olmak istemektedir. ’İtirafçı timleri’ne, uydu gözetleme ve insansız hava araçlarına, her çeşit bombalamaya, mayınlı sınır hattına, yaygın tutuklamalara rağmen devam eden ve askeri tedbirlerle artık çözülemiyeceği bildirilen ‘Kürt kimlik talebi’ siyaset sahnesindedir. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül diyor ki, ’yakında güzel şeyler olacaktır’. Bekliyoruz.
İşte yüzyıldır süregelen bu ‘herc ü merc’ içinde yaşayan Kürt toplumunun, Türkiye halkının şiiri, destanı, klamı/stranı yazılmadı, filmi çekilmedi, sahnede sergilenmedi. Gerçi olanlar var ama yetersiz ve sınırlı. Dengbejlerin Kürt mücadelesinin ilk dönemlerini anlatan uzun, gerçekçi, etkili destanları/klamları vardır ama bunlar yeterli değildir. Yüzyıllık mücadelenin dillenmesi; yazarlar, sanatkârlar, bilim adamları, dengbejler eliyle olacaktır. Bunlar dökülen ‘al kan’ın yerine kırmızı güllerle, alkışlarla ödülleneceklerdir. Bunun sancısını yaşıyoruz. Çekiyoruz, bekliyoruz.
*
Zaman içinde yaşamın maddi koşulları hızla değişti. Modernizasyon, siyasal çatışmalar, şehirlere göç, Kürtçe dışında başka bir dilden okullaşma, ulaşım ve iletişim araçlarındaki yaygınlık ve patlama, Kürt dilinin bendini yıktı. Eğitim dili olması şöyle dursun yasaklı bir dil olması nedeniyle Kürtçe ata bindi ama Bozê Rewan araba ile yarışamadı. Şahin avını avcıya getirdi ama F14’ler dağı ve ormanları darmadağın ve kel etti. Artık ne ceylan, ne geyik ve ne de avcı kaldı. Ne sürü ne de Berivan kaldı. Şehirlerde barakalarda, açıkta yığınla insan, kavşaklarda dilenen ve su simit satan çocuklar, ezilmiş, onuru kırılmış insanlar kaldı. Dağ başlarında kan, ceset, onbinlerce ‘katili meçhul(?)’ cinayetler, ceza evlerinde binlerce mahkûm, işkencelerle ve polis nezarethanesindeki ölümler, asit kuyularında insan eritmeler, haraç, rüşvet ve gasplar, uyşturucu ticareti, şantaj çeteleri, yaralanan sosyal doku, kimlik hakkı tanınmayan bir halk kaldı. Çocuğun adı kondu: ‘Kürt Sorunu’. Ama kendisi doğmadı. Bekliyoruz.
Bu yeni dönemde, modernizasyon ve şehirleşme ile etkileşim içindeki göçertme hareketleri Kürt toplumunu derinden sarstı, sosyal dengesini ve yerleşimini bozdu. Köyün ağası, beyi pazara, geçim derdine, ailesinin bütünlüğünü koruma gailesine düştü. Dağlar ateşe gönüller figana düştü. Önce Türkçe ve sonra da Kürtçe ağıtlar dillere düştü.
İşte bu ortam içinde büyük iş dengbejlere düştü. Şairler, bu ortamın, bilinçlenme ve örgütlenmenin şiirini, destanını yazıyorlar ve yazacaklar. Ama asıl görev dengbejlerdedir. Bu zor şartların, bu çığlığın, bu zahmet ve bilincin, direnişin klamı daha yok. Bekliyoruz. Ha dengbejlerim, fermu (buyurun)…
Öneriler: Modernizasyon yazılı edebiyatı zorunlu kılmaktadır. Kürt toplumu kültürel köklerinden kopmak istemiyorsa (ki buna mecburdur), sözlü kültürünü derlemek ve bunları merkezlerde toplayarak araştırmacıların hizmetine sunmak durumundadır. Geleceğin inşasında geçmişin bilinmesi zorunludur. Her çeşit folklorik unsurun hayati önemi vardır, derlenmelidir.
Folklor derleme yöntem ve başarısı için kurslar düzenlenmeli, ödüllü yarışlarla, etkinliklerle teşvik edilmelidiir. Mevcut Kürt Kültür Örgütleri yaygınlaşmalı ve halkla bütünleşmelidir. Örnek çalışma sahaları ile uygulamalar yapılmalıdır. Belediyeler aynı zamanda Kürt Kültür Kurumlarına destek vermelidir. Eğitimli genç işsizler kültür derleyicisi olarak hizmet görebilirler. Boş zamanları değerlendirmek amacıyla sanat kursları düzenlenmelidir. Bir Kürt Kültür Bibliyografyası hazırlanmalıdır.
Ayrı bir Dengbej Örgütlenmesi yapılarak, kurslar düzenlenmeli ve burda yeni nesil dengbejler yetiştirilmeli ve ustalara da çağa/döneme ilişkin bilgiler verilerek destan yaratmanın alt yapısı oluşturulmalıdır. Dengbejler uygun kadrolara alınarak yaşam desteğine kavuştrulmalıdır. Bunların sanatsal telif hakları korunmalıdır. Dengbejler Anadolu Halk Kültürünün Kaynakları olmak bakımından, bunların bir dökümantasyonu yapılmalı ve Kültür Bakanlığınca uygun bir statüye, maddi desteğe, güvenceye kavuşturulmalıdır.
Başta Diyarbakır, Batman, Van, Siirt Belediyeleri ile İstanbul, Diyarbakır, Van, Batman, Adana, Mersin Mezopotamya Kültür Merkezleri, Kürt Enstitüleri ve diğer Kürt Örgütleri bu konuda öncü olmak durumundadırlar.
Bu kültürel bir seferberlik halidir. Planlama isabetli ve yeterli olmalıdır. Kaynak israfına ve bireysel önceliklere yer yoktur. Kürt Kültür değerleri hep birlikte korunacaktır. Bu kültür nasıl ortak ise külfet ve hizmet de ortak olmalıdır. Bu önerilere muhatap kuruluşlar bir açıklama ile iletişim nokta ve ağlarını ilan etmelidir. Öncü, önder olmalı ve yaratabilmelidir.
[Kürt kültürünün bugünkü konuma gelmesi hiç de kolay olmamıştır. Bu konuda büyük emekler sarf eden kişi ve kuruluşlara, yapılan yayın ve etkinliklere şükranlarımı sunarım.] 05.07.2009. İstanbul
Dengbejlik Varlığıyla Devlet Korumasına Alınmalı ve ‘Dengbej Yardımlaşma Kurumu’-sigorta sistemi ve Dengbejlik Konservatuvarı Kurulmalıdır. Dengbej envanteri çıkarılmalıdır. Eğitim sonrasında Dengbej ‘sertifike’ edilmelidir.
Son Çeyrek asırdır Türkiye siyaseti hızla değişmekte ve Kürt Hareketine karşı yapılan operasyonlar ivme kazanmış ve sınırlar dışına taşmış, bütün Kürdistanı hedef durumuna getirmiştir. Bu duruma paralel olarak iç siyasette de daha baskıcı ve güvenlikçi bir politika yürürlüğe girmiştir. Hemen bütün Kürt illerinde seçilmiş belediye başkanlıklarına Kayyum atanmış ve seçimle belirmiş “milli irade” yok sayılmıştır. Bu bağlamda özgün ve etkili Kürt Kurumları kapatılmış veya baskı altına alınmıştır. Bunlardan bir tanesi de Dengbej Evleridir.
Kentleşme, köy yakmalardan kaynaklı zorunlu ve kitlesel göçler, sanatsal çalışmaları olumsuz etkilemektedir. Doğal çevre değişmiş ve daralmıştır. Yaşamanın gerekleri ve kuralları, araç ve sözcükleri değişmiştir. Kırsalda bildiklerinin şehirde karşılığı yoktur, şehirde yaşananların Kürtçe ifadesi yetersizdir/yoktur. Günlük konuşma sözleri, dengbej için yetersizdir. Dilin işlevi ve işlerliği kaybolmakta, ancak basit ve nakaratlı govend sıtranlarına yeterli olmaktadır. Atasözleri artık unutulmaya başlanmıştır, söylenince anlamına erenler azalmıştır. Kürtçenin güzellemesi, belağatı, lirizmi, melodisi solmaya başlamıştır. Yakın zamanda şehire göç edenlerin çocukları, evlerde ve sokakta Kürtçe konuşulmadığı için dil ve kültür bakımından zorunlu olarak “kayıp nesil” olmaktadır. Toplumsal “devşirme”cilik yürürlüktedir. Bu da asimilasyon/temsil ve erime demektir. Bu siyaset emperyalislerin uygulamasıdır, önlenmelidir. Resmileşmeden olmaz.
Dengbejlikte güncel, acil, önemli sorunlar ve öneriler:
1-Mevcut dengbejlerin hemen hepsi 40 yaşın üstündedir. Bunların okulu, örgütlü eğitimi yoktur. Bireysel ilgi ve gayretle, fedekarlıkla, hevesle olmaktadır. Açılacak Dengbej Okulu/Kursları için bir tüzük ve eğitim programı yapılmalıdır. Halkın ilgisini çekmek ve üyeler arasında ilgiyi arttırmak için yerel festivaller, genele açık “şevberk”ler düzenlenmelidir. Bu çalışmalar için medya desteği sağlanmalıdır.
2-Bu insanlara/gençlere geçim için destek şarttır ve düzenli, kurumsal olmalıdır. Bunlar için bir “Dengbej Yardımlaşma Kurumu” kurulmalıdır. Dengbej Komisyonu, kimlerin dengbej sayılacaklarını kararlaştırmalı (sınav) ve bunların envanterini çıkarmalı, mesleki gelişmeleri için kurslar tertiplenmelidir. Dengbejlerin gelir durumları dikkate alınarak destek/maaş verilmelidir.
3-Dengbejlik Anadolu kültürüdür. Türkiye Devleti eşit vatandaşlardır. Kürtler de bu devletimizin eşit vatandaşlarıdır.”Türk” sözü vatandaş anlamındadır ve kavim/boy manasında değildir. Kürtler de “Türkiye Devleti”ne vatandaşlık bağlarıyla bağlıdır ve bu bakımdan “Türk” olmaktadırlar.
4- Vatandaşlık Yasasının tanımlamasıyla bu “Türk/Kürt”lerin de kültürlerinin korunması, geliştirilmesi için desteklenmesi, kültür kaynaklarının tesbiti gerekli olmaktadır. Devlet, “Türkiye Devleti”dir, Kürt kültürü, Türkiye’nin kültürüdür. Kültür Bakanlığı, “Türk” sözünü kavmiyet değil de “vatandaş” anlamında kabul etmek ve bunun gereklerini yapmak durumundadır. Aksi halde “kavmiyetçilik” ve “dereceli vatandaşlık” yahut “sakıncalı kültür” söz konusu olacaktır. Kültür Bakanlığının uygulamaları,”Türkiye”den ziyade “Türk” kültürünü konu almakta ve Anadoludaki farklı kültürleri Orta-Asya çıkışlı kabul ederek yürütülmektedir. Bu durum bilimsel olmaktan öte siyasal tercihtir. Eşit vatandaşlık ilkesi geçerli olmalıdır.
Burdan çıkarımla, Kültür Bakanlığı ve Kayyumlar, “Dengbej Evi”ni kapatmak yerine; bunları açmak, desteklemek ve teşvik etmek, envanterini çıkarmak, eğitim kurumlarını oluşturmak durumundadır. Eşit vatandaşlık bunu zorunlu kılmaktadır.
Dengbejlik: Bazı Tespitler ve Sorular
“İğneyi kendine, çuvaldızı başkasına batırmak”
Kürdistani toplum; dil, din, kavim bakımından renklidir: Kürt, zaza, kurmanc, sorani, gorani, kelhori, lori; müslüman, hıristiyan, yahudi, Alevi, Caferi, Êzidi, Vefai, Şembeki; Arap, Ermen, Asuri, Türkmen, Muhacir. Bu çeşitlilikte herbir unsur, farklı olan kaderini yaşadığı gibi; coğrafyanın kaderinde, ikliminde ortaktırlar. Devletlerle unsurların mücadelesi vardır. Unsurlar, bağımsız olarak birbirleriyle veya devlet yanlısı olarak diğerleriyle kavgalı olabilir. Bu çeşitlilik içinde zamanla hemen her grup hayat-memat sorunu yaşamakta, kırılmakta ve sürgün olmaktadır. Şahıslar darbe, zzulme, ölüme ve yosulluğa açlığa mahkûm olmakta, öldürülmekte, haps edilmektedir. Malı gasp/talan edilmekte, kız/kadın tecavüze maruz kalmakta, yaşlı ve çocuklar fazlasıyla mağdur olmaktadır.
Dengbejler, kılam ve stranlarında bu konuları, kayıp sevda ve umutları dile getirmişlerdir. Senelerdir Kürt kültürünü ve Kürdistan tarihini inceliyorum. Kürt edebiyatnda, lehçelerinde söylenen stran, kılam ve qasideler, dualar Kürtçenin lehçelerinde yapılmaktadır. Kürdistanda hâkim lisan Kürtçedir, hemen herkes bir lehçesini konuşur. Şüphesiz Kürt oldukları halde başka komşularının dilini bilen ve konuşanlar vardır. Govendlerde Kürtçe-Arapça-Aramice stranlar söylenmektedir.
Acaba Ermeninin, Asuri/Süryaninin maruz kaldığı eziyetleri, kırımları anlatan bir dengbej ve kılam, stran var mıdır? Qerepetoyê Xaço, Gula Ermen, Süryani İskender Kürt Dengbeji olarak kılam-stran söylemişlerdir. Kürt olup, Kürtçe/ Ermence/ Aramice ve onların mezalimini kimler anlatmıştır ve hangi kılam/stranlar vardır?
Bir diğeri; Gayr-ı Müslim kızlara âşık olmuş Kürtlerin serüvenlerini anlatan kılamlar vardır (Metran İsa-Meryema Bavfılle-Kolağası Ali, Evdal û Dengbej Gula Fılle, Heci Musa Beg û Gula Fille). Buna karşın, ünlenmiş ‘Kürt kadın ve Fılle erkek’ aşkını anlatan hangi stran ve kılamlar vardır?
Êzidi-Fılle dayanışması vardır, ortak kaderi yaşamışlardır. Şex Mirzayê Anqosi, Kılama Mirza Axa, destana Cangır Axa, İbo Begê Parsini bunlara örnektir. Sünni Bedirxan Beg ve Kor Mehmet Paşanın Êzidi ve Süryani kıyımları bilinmektedir ve bu mezalimleri daha çok Êzidi dengbejleri söylemektedirler. Kürt Müslümanın devletle dayanışma içinde, yaptıkları bu Êzidi kırımı kılamlarda söylenmektedir. Ezidi ve Gayr-ı Müslim mağduriyetini anlatan Sünni Müslüman kılamları var mıdır?
Burada kılamların anonim olmakla beraber, yapanlarının dikkate alınarak dengbejin etnisitesinin ve dini inancının rolü tartışılmaktadır.
Burada, dengbejin kendi kavminden, dininden başkasının mazlumiyetine, maruz kaldığı zulme karşı kör/sağır/duyarsız kaldığına işaret vardır. Birkaç istisna kuralı bozmaz. Bu sorun, sosyolojik ve ahlaki olarak nasıl açıklanmalıdır?
Dengbejler, farklı konularda kılamlar, destanlar söylemektedirler. Bunların en yenisi bir asır öncesine aittir. Destanların teması, coğrafyası, örf ve adetleri, araçları, savaşları, teknikleri hep eskidir. Askerler, savaşanlar piyade ve süvaridir; silahları, gürz, ok-yay, hançer, mızrak, kılıç-kalkan, tüfektir (ağızdan dolma). Harp silah ve pusatı gelenekseldir. Sonradan barut ve katır sırtına bağlanan dağ-topları, makineli tüfekler devreye girdi. Bu düzeye paralel olarak gözlem, istihbarat, lojistik destek, sağlık hizmeti, nakliyat yetersizdir; telefon ve telsiz haberleşme, radyo çok sonra devreye girmiştir. Sonuç olarak; dengbejler daha çok, kardeş, sülale, aşiret içi-arası kavgaları, hıyanetleri, kin ve rekabetleri, devletlere karşı olan direnişleri anlatmaktadır. Bu anlatımlardan haz almanın ayrıca psikolojik incelenmesi gereklidir.
Aşk, sevda, hasret, vuslat, nasihat, tabiat, av ve seyahat, hikyat insanlıkta ortak ve kaim-canli konulardır. Dini Beyt ve Qewl, Qaside, metih her zaman vardır; ilgilisini/inanırını hoşnut eder, her zaman bir grup dinleyicisi bulunmaktadır. Oyun-govend, iş kılamları hep vardır. Saban-orak/Tarım döneminin iş stranları vardır. Yakın dönemdeki durumları anlaran stranlar ise çok azdır.
Kürt toplumunun bu son yüzyıldaki değişim ivmesi yüksek ve modernizasyonu çok hızlıdır, sorunlarala, direniş ve serhıldanlarla doludur. Kürt Hareketinin getirdiği bakış açısı birçok şeyi değiştirmiş ve geçersiz kılmış bunların yerine yeni değerler inşa etmiştir. areketinin getirdiği bakış açısı birçok şeyi değiştirmiş ve geçersiz kılmış bunların yerine yeni değerler inşa etmiştir. Yapılan mücadelenin amaçları, metotları, araçları, sonuçları, kahramanların kabiliyet ve karekterleri çok farklıdır. Mücadele teknolojisi sınırlı da olsa moderndir, Talan ve Gasp ortadan kalkmış, kardeş kavgası farklı bir boyuta/ anlama varmıştır. Kılasik aile içi çatışmalar bitirilmiştir. Bunun yerine farklı teşkilatlar kurulmuştur (şervan-korucu). Hamidiye Alaylarının yerini “Korucu Teşkilatı” almıştır. Şan-şöhret, yayla ve ganimet savaşları gitmiş: yerini kimlik, hak ve özgürlük istekleri/ mücadelesi almıştır. Resmi siyasal muhalif gruplar oluşmuş, seçimlere girilmiş, mebus olunmuş ve bunlar siyaseten hapsedilmişlerdir.
Her darbe döneminde ülkenin doğusunda özel bir idari sistem uygulanmaktadır (Örfi İdare, Sıkıyönetim, Olağanüstü Hal, seçilmişlerin yerine Kayyum İdaresi). Toplu siyasi tutuklamalar, cezaevlerinde zulüm ve infaz, aramalar-taramalar, mekân baskınları, muhbirlik, açlık ve sefalet kol gezmektedir. Binlerce köy yakılmış, mecburi göç olmuş ve dönüşler yasaklanmıştır. Tarım bölgesi olan Doğu Anadoluda pahalılık nedeniyle ekim yapılmaz olmuş ve hayvancılık yapılan yerlerde güvenlik gerekçesiyle yaylalar yasaklanmış ve evde besicilik yapılır olmuştur. Hayvan sürülerinin otlatılmadan beslenmesi imkânsız, süt ve ürünleri çok azalmıştır. Bölgede modernizasyon işareti olan fabrika yoktur. Siyasi amaçlı Baraj yapımları, maden aramaları çevrenin florasını ve faunasını (bitki ve hayvan dengesini) bozmuştur. Şehirlerde sadece beton bıloklar yükselmekte ve çoğalmaktadır. İşsizlik ve baskı unsuru olarak ceza-evi yapımları artmıştır.
Bu ortamı daha da ayrıntılı kılmak mümkün ama sonuç olarak bir dönüşüme/ devinime işaret edilmektedir. Bu malzeme çokluğu içinde, bunları dile getiren kılamlar, destanlar nerdedir? Günün ‘kontrol noktaları fazla ve baskı çok’ denilecek amma, imkânlar da az değildir.
Dengbej; gören, his eden, yaratan, cesaretli ve sözcü bir karekterdir. Sadece nakil yetmez, bu bir duaya dönmekte ve gönüllere su serpmektedir, ama günü, yaşama koşullarını ve olayları, süreci anlatmamaktadır. Görülüyor ki sözcülerin sesi kısılmış, buna bir çare bulmak zorunludur. Dengbejin bu modern çağın isteklerine uygun bir sözlüğü (vokabüler) yoktur. Divanlar, cemaatlar değişmiştir. Dengbejin yaratabilmesi için, olaya uygun söz ve bilgi sahibi olması şarttır. Dengbejlerin özel olarak eğitimleri zorunlu olmaktadır. Sanatkâr olup bir esrin birkaç bölümünü yorumlamak sahne işidir. Dengbejlik; meydan ve divan işidir, yaşamın ve toplumun sözcüsüdür.
“Kürt Dengbejlik Kongresi” Toplanmalı, tüm parçalardan ilgililer katılmalı, Çalıştaylarla konu ayrıntılı olarak işlenmeli ve bir sisteme oturmalıdır. Kürt Kültür Hareketinin odak noktaları dirilmelidir. Kürt Rönesansının Öncüleri, sorumluluk alanları yetkin ve etkin, bütüncül olmalı, gruplar başarmakta yarışmalı ve teşvik ile destek olunmalıdır.