DR. ÖMER ULUÇAY
Elyazması eserler, dönemini tamamlamış bir kültür ve sanat ürünüdür. Belge-bilim disiplini içende, koruma, sınıflandırma, katalog, onarım, tanıtım, araştırma ve sunum yapılmaktadır. Günümüzdeki birçok konunun kökeninde bu eserler yer almaktadır. Ülkemiz yazma eser külliyatı bakımından dünyada örnek durumundadır. Din ve tasavvuf, tarih konularında bu eski eserlere müracaat sıkça olmaktadır.
Uzun zamandır Şehabettin Sühreverdi Maktul’un eserleri üzerinde çalışmaktayım. Bu İşrak Şeyhinin eserleri Türkçeye çevrilmiş, tanıtılmış, değerlendirilmiş ve hakkında akademik araştırmalar yayınlanmıştır. Önemli eserlerinin Şerhleri de tercüme edilmiştir. Büyük bir emekle, özveriyle ve dikkatle yapılmış bu yayınlar, bildiğimiz normal akademik ve kültürel kitap formatlarından ayrı özellikler taşımaktadır. Doğrusu bunları kaynak alıp bir çalışma yapıp yayınlamak istedim. Farkına vardım ki Elyazması Eser hakkında yeterli bilgi gerekli olmaktadır. Konuyu içerden görüp/bilip değerlendirmek isteyince, öncelik farklı oldu. Bu noktada Elyazması Kitaplar hakkında bu çalışma oluştu.
*
- Sponsorlarımız -
Niyazi Ünver ve Dursun Kaya,”Yazma Kitaplar”[1] hakkında ayrıntılı, öğretici, sistemli, uzun bir dosya yayınlamışlardır. Çalışma ilginçtir, özetlenerek tanıtılacak ve bir sanat kolunun önemi anlaşılacaktır.
Yazma Eserlerde Metodoloji: Eserin hazırlanması için başvuru kaynakları hazırlanmakta ve bir amaç, plan içinde çalışma düzenlenerek veriler değerlendirilmekte, sınıflandırma yapılmakta, yazı malzemesi hazırlanmakta ve bir düzen/itina içinde sabırla ve hatta inat ve gayretle kitap bölümler halinde yazılmaktadır. Bu çalışmanın bir bölümünü veya tamamını yazar yapabilir. Buna karşın yazar/düşünür bir kâtibe eserini dikte ederek yazdırır. Varaklar tamamlandıktan sonra kitabın sınıflandırılması, ciltlenmesine sıra gelmekte, kitap eğer bir sultana, emire ithafen yazılmış ise, bir merasimle ilgiliye takdim edilmekte ve müellife manevi paye ile uygun miktarda “caize”(bahşiş) verilmektedir. Kitap kütüphanelerde katalog kaydına girince eserin korunması, bakımı ve onarımı bir bilim dalının icaplarına göre yapılmaktadır.
Yazma Kitapların Fiziksel Özellikleri: Kitap, yazımı tamamlandıktan sonra, süslenmesi, korunması, değer kazanması için birçok sanat dalına sahne olmaktadır: Hat Sanatı, Süsleme Sanatı, Minyatür Sanatı, Cilt Sanatı, Kâğıt Sanatı, Ebru Sanatı, Diğer Sanatlar, Yazma Eserlerde Mühür.
I- Yazma Eser Türleri:
1. Cönk: Enine açılan kitaplara bu isim verilir. Genellikle halk şairlerinin şiirlerinden, kısa hikâyelerden ve dualardan oluşan mecmualardır.
- Sponsorlarımız-
2. Fevaid:Yazmaların aralarındaki ve sonlarındaki boş yapraklarında, zahriyelerinde(iç kapak), sayfa kenarlarında bulunan not şeklindeki faydalı bilgilerdir.
3. Hamiş: Mektubun altına ilave edilen yazı.
4. Haşiye: Genellikle bir kitabın sayfa kenarlarına veya satır aralarına yazılan ve eseri açıklayan veya ek notlar şeklinde yazılan yazılardır. Haşiye yapana muhaşşi denir. Haşiyeler bazı hallerde metinden ayrı bir eser şeklinde olabilir.
- Advertisement -
5. Külliyat: Aynı yazarın eserlerini bir cilt içinde toplayan kitaplardır.
6. Mecmuatü’r-resail: Risaleler Mecmuasıdır. Bir cilt içinde çeşitli eserler bulunan kitaplara denir. Bu eserler bir arada ciltlenerek veya birbiri arkasına kopya edilerek mecmuatü’r-resail meydana getirilir. Ayrı birer müellifi, kitap adı, konusu, hamdele, salvele, dibace ve hatimesi, istinsah kaydı bulunan risaleler müstakil bir kitap gibi işlem görürler.
7. Muhtasar: Bir eserin kısaltılmış şeklidir.
8. Murakka’a: Muhtelif yazı örneklerini içeren kitaplardır.
9. Müsvedde: Bir yazarın karalama halindeki notlarını oluşturan kitaplardır.
10. Sefine(Türkçe gemi): Çoğunlukla birbiriyle ilgisi olmayan, farklı hacimdeki eserleri bir araya toplayan kitaplardır.
11. Sevad: Notlardan, hat örneklerinden ve orijinalinden kopya edilmiş derlemelerdir.
12. Şerh: Bir eserin metnini açarak, açıklayarak meydana getirilen eserlere şerh, bu eserin müellifine de şarih denir. Şerhler genellikle metin ile bir arada bulunur. Metinden bir kısım alınır, altında onun şerhi (açıklaması) yapılır. Şerhler çoğu zaman esas metnin adını da içine alan isimler taşırlar. “Şerh-i Fususü’l-hikem”, “Şerh-i Gülistan” gibi.
13. Şukka: Küçük kâğıt parçalarına yazılarak kitaba iliştirilmiş notlardır. Bu notlar, tarih, edebiyat ve sanat bakımından önemli olabilirler.
14. Talika (Talikat): Bir kitabın bazı yerlerini açıklayıp, aydınlatmak amacıyla o kitabın kenarına veya ayrı bir risale halinde yazılan düşünceler, fikirler, yorumlardır. Talik yazana talikacı, talikatçı denir.
15. Tefsir: Kur’an-ı Kerim’in açıklamasıdır. Tefsir yapana müfessir denir. Tam tefsir Kur’an-ı Kerim’in tamamının veya bir kısmının açıklaması olabilir; o zaman hangi sureden hangi sureye (hatta o surenin kaçıncı ayetinden kaçıncı ayetine) kadar tefsiri olduğu tespit edilir. Bazı cüz, sure ve ayetlerin tefsiri da olabilir. O zaman da hangi cüz, hangi sure veya ayetin tefsiri olduğu tespit edilir ve bunlar katalog fişinde “not” bölümünde belirtilir.
16. Telhis: Bir eseri hulâsa ederek, kısaltarak, özetleyerek meydana getirilen esere telhis; telhis yapana telhisci, telhisatcı denir.
17. Telif eser: Herhangi bir konuda yazılan eserlerdir. Telif eden (yazan) kişiye müellif, telif edilen eserlere de müellefat denir. Şark yazmalarında bir eseri ilâvelerle genişleten, açıklayan, kısaltan kişiler (şarih, muhaşşi, talika ve telhis sahipleri) de müellif sayılırlar.
18. Tercüme eserler: Bir eserin başka dile çevrilmesi ile oluşan eserlerdir. Tercüme edene mütercim (çeviren), tercüme edilmiş eserlere de mütercem denir.
19. Zeyl: Bir eserin konusunu devam ettiren ve onu tamamlayan eserlerdir. Genellikle tarih, biyografi ve bibliyografya eserlerinde zeyller çoktur.
II- Yazmaların Fiziksel Özellikleri:
1. Hat Sanatı: Sanat değeri olan İslâmî yazılara “hat”, hüsn-i hat ve böyle güzel yazı yazanlara da “hattat” denir.
Kâğıt Sanatı ve sınıflandırma:
a) Semerkandî, Devletabadi, İsfahani, Hindi, İstanbuli, Keşmiri, Firengî (Avrupaî) kâğıtlar,
b) Fıstıkî, mavi, krem, samani kâğıtlar,
c) Mansuri, Talhi, Nuhi ve Süleymani kâğıtlar.
d) Telli veya fitilli kâğıtlar.
Papirus ve taş hurması kâğıtları yazı yazmak için kullanmışlardır. İki şerit tabakasının birbirine yapıştırılmasıyla oluşan papirus kâğıdının satıhları pürüzlüdür. Düzeltmek için Fildişi ve sedef ile perdahlanır. Papirus kâğıdının kullanıldığı devirlerde hayvan derileri üzerine de yazı yazılıyordu. Daha çok dana, ceylan, keçi ve koyun derileri kullanılırdı. Parşömenin iyisi dana derisinden, adileri koyun ve keçi derilerinden yapılırdı. Parşömenin yapımı kısaca söyle olurdu: Derideki kıllar temizlenir, kireçlenir, bir çerçevede gerdirilir, sıcak ve kuru havada kurutulur. Kâğıt Çinlilerin eseridir.
2. Kâğıt Aharcılığı: Yüzeyi pürüzlü olan kâğıt cilalanır (ahar ve mühre). Ahar muhtelif maddelerden yapılırdı. Nişaşta, yumurta akı, nişadır, kitre, Arap zamkı, üstübeç; teker veya karışık olarak kâğıda sürülerek düzgün hale getirilir.
3. Ebru Sanatı: Ebru terimi bulut, Farsça “ebr”, “ebri”den gelmiştir. Bulut gibi dalgalı ve hareli şekillerle süslenmiş kâğıtlara ebru veya “ebrulî kâğıt” kâğıtların üzerini boya ile tıpkı mermer damarları gibi renkli dalgalar şeklinde süsleme işine de, ebrulama ” denir. Ebrular çeşit çeşittir.
4. Diğer Sanatlar: Kâğıt Makasçılığı, Kalemkeşlik, Kalemtraşçılık, Mürekkepçilik, Makta(üzerinde kamış kalemin ucunun kesildiği aygıttır). Rıhçılık (yazıların “rıh” denilen çok ince renkli kum ile kurutulması). Zervarakçılık (Kâğıtlar, aharlanıp ve mührelendikten (pürüzsüz hal) sonra üzerine altın serpme).
Mühür: İmza yerine kullanılan ve basıldığı vakit düz çıkması için üzerine ters olarak isim, unvan ve tarih kazınmış küçük alete mühür denir. Osmanlılar’da mühür kullanımı, halk, eşraf, esnaf ve hatta ulema ile devlet adamları arasında pek yaygındı. Mühürler altın, gümüş, pirinç, bakır ve kurşun gibi madenlere, veya akik, yakut, zümrüt, kantaşı, firuze, necef, yeşim ve hatta iri inci gibi kıymetli taşlara kazılarak (hakkedilerek) hazırlanırdı. Padişahın, vekili sıfatıyla sadrazamına verdiği “mühr-i hümayun” üstünde kendi tuğrası kazılıdır. Yüzük şekline getirilmiş bir diğer mührü de padişah parmağında taşırdı.
III- Yazma Eserlerde düzen/sıralama:
El yazmaları genellikle aşağıdaki sıraya göre düzenlenmiştir:
a. Zahriye: İçkapak durumundaki sayfadır. Daha ziyade tezhipli olan iç kapak için bu deyim kullanılır. Burada kitap adı, müellifin adı ve bazen de eserin kimin adına yazılmış olduğu kaydedilir. Zahriye her yazmada yoktur.
b. Serlevha: Kimi yazmalarda metnin başladığı sayfanın (1b) üst kısmında bulunan, genellikle dikdörtgen veya üçgene benzeyen şekilde (mihrabiye) süslemeli kısımdır. Burada Besmele veya kitabın adı yer alır.
c. Temellük kaydı: Mülkiyet kaydı da denilen ve kitabın kimin malı olduğu hakkındaki kayıttır.
d. Sima‘ kaydı: Eserin müellife okunduğu ve müellif tarafından düzeltildiği hakkındaki kayıttır.
e. Mukabele kaydı: Müellif hattı olan esas nüsha, diğer tam veya iyi bir nüsha ile karşılaştırılmış olduğunu belirten kayıttır, yazma eserin sonunda bulunur.
f. Besmele: Yazmalar besmele ile başlar.
g. Hamdele: Allah’a hamd ve şükran bölümü “Elhamdülillâh” kelimesinin kısaltılmışıdır.
h. Salvele: Peygambere dua ve methiye “övgü”nin yer aldığı bölüm.
i. Dibâce /mukaddime: Esere giriş, önsöz bölümüdür. Müellif burada eseri niçin yazdığını, kendi adını, eserin adını ve telif tarihini bildirir. Divanda ise şair, mahlâsını şiirler arasında verir.
j. Fihrist: Yazma eserlerde fihrist bazen dibâce’den önce, bazen de sonra yer alır. Kitabın bölümleri olan cüz, fasıl ve baplarda açıklanır.
k. Eserin metni: Eserin asıl bölümüdür.
l. Hatime: Kitabın sonuç bölümüdür.
m. İstinsah kaydı: Yazmanın/istinsah tarihi, müstensihi, istinsah yeri kaydedilir.
IV- Yazma eserlerde değerlendirme ölçütleri:
– Tek nüsha (bilinen tek nüsha),
– Nadir nüsha,
– Eski tarihli nüsha,
– Müellif hattı (Müellif yazısı) olan nüsha (esas nüsha),
– Müellifin dikte ile yazdırdığı nüsha (müellif nüshası),
– Müellife okunmuş, düzeltilmiş nüsha (sima‘nüshası),
– Müellif müsveddesinden temize çekilmiş nüsha,
– Müellif nüshası ile karşılaştırılmış nüsha (mukabele nüshası),
– Müellif nüshasından istinsah edilen nüsha,
– Müellifin yaşadığı devirde istinsah edilmiş nüsha,
– Müellifin yaşadığı devre en yakın bir tarihte istinsah edilmiş nüsha,
– Mevcut nüshalar içinde tamam olan nüsha,
– Sanat değeri taşıyan nüsha (yazı, tezhip, minyatür ve cilt bakımından),
– Temellük/aidiyet kaydını taşıyan nüsha,
– Eserin kime ithafen yazıldığı (padişah, devlet adamı, kütüphane)
[1]Niyazi Ünver ve Dursun Kaya,”Yazma Kitaplar, http://www.yazmalar.gov.tr/sayfa/yazma-kitaplar/9