YAKUP EMRAH
Son seçimler yükselen Türk milliyetçiliğinin en keskin göstergesiydi. Aşırı sağ blok her an farklı bir forma dönüşmekle beraber muhalifler politik oyunlarını oynayamamaktadır. Çünkü her muhalif, iktidar sahasında oynamaya çalışmaktadır. İktidar da bu oyunu Foucault ve Gramsci’nin dediği gibi zorlama ve rıza ikileminde oynamaktadır. Bu oyunun en genç oyuncusu ise şüphesiz Kürtlerdir ki Türk merkez sağ ve Marjinal solun içinde gittikçe erimektedir. Bu erime olayı Erime-Söndürme yöntemleri ile gerçekleşen cam yapımına benzemektedir. Bazı katkı maddelerinin (TİP) karışımlar ile yeterli derecedeki sıcaklıkta eriyerek akışkan bir hal alır. Bauman bu akışkanlık için şöyle söylemektedir:
“Akışkanlar çok kolay yer değiştirir; akarlar, damlarlar, dökülürler, taşarlar, fışkırırlar, püskürürler, süzülürler. Katıların aksine akışkanların hareketini durdurmak kolay değildir. Akışkanların bu olağanüstü hareketliliği onları “hafiflik” kavramıyla eş anlamlı hale getirmiştir.”
Kürt sosyolojisi içine aldığı katkı maddeleri ile kendi camında kırılganlık özelliklerini arttırmıştır ki Kürdün camı artık bir miktar kırılmıştır. Aslında bu kırılma durumu bütünüyle olumsuz değildir ya da olumlu bir sonuç çıkarabilme imkânı da barındırmaktadır. Eski bir Japon felsefesi Kintsaugi, kırılan bir nesneyi eskisinden çok daha güzel ve fonksiyonel hale getirmeyi amaçlar. Bu felsefeye göre kırılma aslında bir kayıp değil yeni bir varoluştur. Seramik objeler üzerinde uygulanan bu felsefe, aynı zamanda “Kintsukuroi” olarak adlandırılır.
- Sponsorlarımız -
Yine Türkiye’de yaratılan ideolojik ve politik atmosfer ile yeniden mukadesatçı/ittihatçı bir toplum inşa edilmektedir. Bunun karşısına dikilen Kemalist Ulusalcılar ya da “Sol Kayyımlar” ittihatçılardan farklı da değildir. Hali hazırda üçüncü bir yol olmadığı gibi bunun düşünsel ve felsefi temelini atan aydın bir grupta çıkmamıştır. Bu yönüyle sosyolojik olarak durum iç açıcı değildir.
HDP öncülüğündeki Emek ve Özgürlük İttifakı güncel ihtiyaca bir cevap olarak Türkiye halklarının özgür yaşam iradesi adına ortaya çıktı. Demokratik, özgür ve eşit esaslara dayalı toplumların kendisi olma, kendi kimlikleriyle kendini yönetme tarzında inşasına demokratik ulus projesi denildi. Demokratik ulus projesi aslında Emek ve Özgürlük İttifakının bir anlamda felsefi temeliydi. Bunun politik tutumu da Üçüncü Yol olarak adlandırıldı. Ama ne yazık ki Demokratik Türkiye Birliğini esas alan öngörü politik bir bunalımı beraberinde getirdi. Üçüncü ayak, egemen sömürücü güçlerin dışında kalan halkları, ezilenleri, demokrasiyi temsil eden, gençlik ve kadın devrimlerini içine alma söylemi aslında beklenildiği gibi olmamıştı. Üçüncü Yol gerçekleşmediği gibi kimi Kemalist ve Marjinal Sol Kürtlerin sırtlarında kendilerine ideolojik fanteziler piramidi inşa etmiştir. Çünkü bu iki grup Kürt toplumsallığına oryantalist bakış açısı ile gelmektedir. Bunlara “Sol Kayyımlar” demek daha doğru bir tanımlama olacaktır.
Türkiye’de sol kayyımların zihin arkeolojisi yapılırsa derin katmanda Kemalizm çıkacaktır. Paradigmanın İflası kitabının yazarı Fikret Başkaya’nın beyan ettiği gibi Türkiye’ de ki Sol, “lider kültü ardına saklanmış bir burjuva sınıfıdır.” Türk Solunun yine en derin çıkmazı hiçbir zaman Kemalizm ile mesafeli olamayışıdır. Bu yönüyle Türkiye Solu Kemalist-Devletçi bir sol olma özelliğini taşımaktadır. TKP, Kadro, Yön ve TİP’in Kemalizm’in sol bir yorumunu benimsediği unutulmamalıdır. TKP, Kemalist hareketin sosyalizme evrilmeye ilişkin bir potansiyeli bulunduğu ön kabulünden hareket etmiş, TİP ise burjuva demokrasisinin büyük oranda Kemalist reformlarla başarıldığını dolayısıyla sosyalizme bu reformların tamamlanmasıyla ulaşılabileceğini savunmuştur. HDP ve YSP’nin ittifak ettiği akıl işte bunlardır!
Kürt siyasi akıl bu hakikatleri iyi okumalıdır. Akışkanlığın hafifliğe dönüşeceğini ve nihayetinde buharlaşacağını şimdiden görmelidir. Şunu bilmekte fayda var ki Kemalizm yeni bir Türk yaratırken yeni Kürdü gergef gibi işlemişti. Öze dönün…