“Allah’ın gökleri ve yeri bir amaç ile yarattığını görmüyor musun? Dilerse sizi GİDERİR ve (yerinize) yepyeni bir toplum getirir.” (İbrahim Suresi/19.Ayet)
Şayet, Hak ve Adaletten başka her konuda ahkâm kesen, Allah’a ve Nebisine aşağılık menkıbeler yakıştıran, güce tapan, güçlüye boyun eğen, zalimi aklayan, zulmü saklayan, kendi zalimine tek bir laf söylemeye cesaret edemeyen, kompleks ve uçkurlarını din kisvesiyle örterek pazarlayanlar olmasaydı. Sorumsuzluklarını ve ahlaksızlıklarını din ümmet edebiyatıyla aklayanlar, tarikat şeyhi, imam, hoca, melle, lider, önder, başkan, kral, reis olarak böbürlenmeye ve mütekkebbirliğe cesaret edemeseydi, “giderilirmez” ve bu kadar da zelil durumda olmazlardı…
Dostlar!
- Sponsorlarımız -
İslam, resmi toplumu da, sivil toplumu/muhalefeti de şirazede tutar. İslam, Allah’ın Kur’an’da emrettiği herkes için hakk’ın ve adaletin iktidarlardan üstün olmasıdır… Sadece Allah’a kulluk ve Kur’an’ı rehber edinmek böylesi bir özgürlüktür aslında. “Ben Müslümanım” dediği için “İslam sayılan” her iktidar; iktidarının çıkarına yarayacak bir ‘İslam’ı da üretiveriyor. “Müslüman” coğrafyasında maalesef öyle de oldu…
Allah’a iman ettiğini iddia eden bir insanın, tekçi /ırkçı iktidarları veya güç sahiplerini savunma refleksi kadar hazmedilemez olan çok az aşağılık davranış var… Günümüzde Terörist İsrail’in katliamları karşısında zelil olmuş bir coğrafya, ha bire “Gazze halkı yalnız değildir” gibi içi boş, bayatlamış sloganlar ile yardım kolilerinin üzerine “Sizi seviyoruz” yazıları ne kadar zelilcedir. ‘Sen seviyorsun’ ama başkası çoluk çocuğuna sarılarak burnunuzun dibinde, gözünüzün önünde katlediliyor…
Gerçi sistem kurucuları tarafından biçimsel özgürlük hakkı tanınan İslam’ın kendisine değil, egemen güçlerin izin verdiği kadar şekilsel temsiline izin verildiği kadardır.
Buna sebep olan, İslam’ın yalnızca bir maneviyat biçimi olarak telakki edilmesidir. Bir nevi bir teskin ilacı gibi kullanılmak istenmesidir… Bu konuda Marx haklıydı; çünkü böyle bir din sadece afyondur. Ayrıca, tarihsel olarak saltanat bakiyesi kutsanmışlıkların sebep olduğu ve beraberinde saldırgan ve işgalcilere karşı savunma savaşı da dahil, bir çok evrensel hak ve adalet konusunda tarihsel bir fail olarak İslam’ın evrensel hayata Kur’an ilkeselliği ile dahil olması istenmemektedir…
Hayata dair sosyal-ekonomik-siyasal ve kamusal alana dair her şeyi ama her şeyi Kur’an’ın evrensel ilkeselliğinin dışında, egemen finans kapitalizminin dünya ilişkileri bağlamında açıklayan sistem kurucuları topluma verdikleri uydurma ve folklorik din bilgisi ancak ırkçı/tekçi-saldırgan-işgalci ve sömürgeciliğin çıkarlarına hizmet ettiği ve uydurulmuş dinin hakim olduğu zelil bir coğrafyayı doğurur.
- Sponsorlarımız-
İşte Müminlere ve Aktif İyilere Evrensel bir Vaat
“Allah, içinizden inanıp güvenen/Müminlere ve salih işler yapanlara vaat etmiştir. Kendilerinden öncekileri nasıl yeryüzünün hakimi kıldıysa onları da kesinlikle yeryüzünün hakimi kılacaktır. Onlar için uygun gördüğü dini mutlaka uygulama imkanı verecek ve yaşadıkları korkularının ardından onları güvene kavuşturacaktır. Onlar, bana kulluk eder ve hiçbir şeyi bana ortak koşmazlar. Bütün bunlardan sonra kim kafirlik ederse işte yoldan çıkmış olanlar onlardır.” Nur Suresi/55.Ayet
Demek ki, İslam adil bir toplum düzeni veya demokratik düzen tasavvuruyla kategorik olarak çelişmez. Önemli olan Allah’tan başka kimseye kul olmamak, ayrıca var olan bir devlet yapısının ürettiği ekonomi, kültür ve adaletin/hukukun ne olduğudur. İslam, bir ilkesel çerçeve, evrensel bir kaynak, barışçıl bir yaşam rehberliği ve hikmet ile düşünme yoludur….
- Advertisement -
Hani sık sık dillendirilen bir rivayette; Hz Ömer’i halife seçenlerin ona “Seni eğri kılıçlarımızla düzeltiriz.” demesinin arkasındaki düstur budur. Allah’ın hükmettikleriyle yani hak ve adaletle hükmetmek, bu İslami itirazı ve muhalefeti güvenceye almakla başlar. Hiçbir din iktidara, imtiyaza, güce ve gücün tek elde toplanmasına ve devlete; yani zulüm ve adaletsizliğe isyanı İslam kadar kutsal görev olarak vazetmedi.
Hiçbir din İslam kadar hakkı ve adaleti emretmedi; ezileni savunmayı, zulümle savaşmayı, hakkı-adaleti/hukuku yüceltmeyi, paylaşmayı, şurayı, dayanışmayı ve barışı savunmadı. Tüm yaratılanların hak ve hukukunu gözetmeyi, sorumluluğu ve akletmeyi emreden başka İslam’ın dışında hiçbir din olmamıştır.